İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Benim Atatürk'üm kahramandır

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Benim Atatürk'üm kahramandır


Benim Atatürk’üm; Maraş’tan, Bitlis’ten, Saruhan’dan, Karahisarışarki’den, Sivas’tan, Menteşe’den gelen; haklarında idam fermanı verilmiş; ölümü göze almış; açlığa, uykusuzluğa göğüs germiş; kimi İttihatçı, kimi imam, kimi muallim, kimi muharrir, kimi tabip, kimi asker; bazısı fesli, bazısı sarıklı, bazısı kalpaklı, hepsi de yurtseverlerden oluşan Milli Meclis’i kuran liderdir. Milli Mücadele’yi Meclis iradesi ve meşruiyeti altında yürüten, 23 Nisan 1920’de Hacı Bayram Camisi’nde kıldıkları namazdan sonra, İttihat ve Terakki’nin kulüp binası olarak kullandığı iki katlı binada Meclis’i açarken düşmanı kovmaya ve vatanı kurtarmaya söz vermiş kahramandır. Benim Gazi Meclis’in reisidir.

**

Dünyada bugün ölümünden sonra O'na olan sevginin azalmak yerine giderek arttığı bir lider ismi yoktur. Bu lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. Ne mutlu ki O'nun emanetini onurla gururla taşıyor her türlü engele rağmen O'nun ışığında yürümeye devam ediyoruz. Her 10 Kasım'da. Kurtuluş Savaşı’nın lideri, Cumhuriyet’in kurucusu, dev ve devrimci önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla minnetle ve sevgiyle anıyoruz. Atatürk’ü anmanın en doğru yolunun, Atatürk’ten sonra yaptıklarımızın ve yapamadıklarımızın muhasebesini çıkarmak olduğuna inandığımdan, Atatürk’ten ne anladığımı paylaşacağım bugün…

Benim Atatürk’üm; Trablusgarp Savaşı’nın (1911 – 1912), Balkan Harbi’nin (1912 – 1913), Birinci Dünya Savaşı’nın (1914 – 1918), Sykes – Picot Antlaşması’nın (1916), Balfour Deklarasyonu’nun (1917), Mondros Mütarekesi’nin (1918), Sevr Antlaşması’nın (1920) tasfiye ettiği Osmanlı Devleti’nin sonunu, yıllar önce saptamış ve yakın çevresiyle paylaşmış, ufkun ötesini gören dehadır. 1907’de, kolağasıyken (kıdemli yüzbaşı), devletin coğrafi açıdan daha küçük, nüfus açısından daha türdeş bir yapıya dönüşmesinin kaçınılmaz olduğunu belirten, düşündüklerini söylemekten çekinmeyen, gerçekçi, uzak görüşlü aydındır.

Benim Atatürk’üm; Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi’ni imzaladığında, mütareke hükümlerine karşı çıkan, “İngilizler İskenderun’a çıkarlarsa ateş açarım” diyen, güvendiği subaylara, “Askerlere silahlarını teslim etmemelerini söyleyin. Silahlarını saklasınlar. Köylerine götürsünler. Ama asla

vermesinler” emri veren cesur komutandır.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...