İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

AKYAKA'YA TATİLE GİDERKEN!

YAYINLAMA:

Geçtiğimiz hafta bugün, birkaç günlüğüne tatil yapmak ve ortalığın bu karmakarışık durumundan birazcık olsun uzaklaşabilmek için, anlık kararla, İstanbul’dan, her yıl bir iki haftalığına gittiğimiz, Gökova Körfezi’nin en güzel yerinde özene bezene konuşlandırılmış Muğla’nın Ula ilçesindeki tatil köyü Akyaka’ya doğru yola çıktık.

Yaz başında Bodrum seyahatimiz sırasındaki yolculuktaki uygulamamızdan kısmen de olsa vazgeçmemeye kararlıydık. O gün feribotla Yalova’ya geçmiş oradan eski İzmir yolunu kullanarak, Susurluk’ta yemek molası sonrasında; İzmir, Aydın ve Muğla üzerinden doğrudan Bodrum’a varmıştık. O günkü kararımız karardı ve ne olursa olsun kazıklandığımızı hissettiğimiz İzmir Otoyolu’nu hiç kullanmadan gitmiştik. Bu kez de mümkün olabildiğince o otoyolu kullanmadan, eski tanıdık yoldan feribotla, Yalova, Bursa, Susurluk, Balıkesir’den geçtik, her zaman mutlaka uğrayıp köfte yemekten vazgeçemediğimiz Akhisar’da konakladık. Ardından; Manisa, Aydın, Muğla’dan, altı günlük tatilimizi geçireceğimiz Akyaka’ya vasıl olduk.

Birkaç yerde konakladık, nefes aldık, çay-kahve içtik. Tüm bunlar dahil, dokuzbuçuk, on saat sürdü ama, oldukça keyfli bir yolculuk oldu. Hava çok güzeldi. Yollar çok kalabalık değildi. İstanbul’dan yola çıkarken kapalı ve hafif rüzgar eşliğinde oldukça serin olan gün başlangıcıydı. Ege kıyılarından, güneye doğru yol aldıkça hava ısınmaya başladı. Gökova Körfezi’ne vardığımızda ise hava sıcaklığı 32-34 derecelere varmıştı bile.

Bu arada, haksızlık etmeden mutlaka söylemeliyim. İzmir’e kadar eski yolu kullandık, oradan İzmir, Aydın paralı otoyolundan Muğla yol ayırımına kadar gittik.. Otoyollar boş denecek kadar ıssızdı. Güneşin hakim olduğu güzel bir yolculuktu.

Bu arada navigasyondaki “fatma hanım!” çaktırmadan bizi sürekli paralı otoyola doğru yönlendiriyor olmasına karşın, bazen onu pek dinlemedik. Biraz alındı gibi!. Ara ara, küstü, sustu.

İzlenimim ve düşüncem; yeni yol uğruna, eski İzmir yolu biraz ihmal edilmiş gibiydi. Zaman zaman yol çalışmaları vardı. O eski dost İzmir yolu bile pek fazla kalabalık değildi. “Bu yol pek de ihmal edilmiş gibi” dedim, o yol üzerindeki tüm konaklama yerleri, görünen o ki, hiç kontrol edilmiyor. Konaklama yerlerindeki tuvaletler girilecek gibi değil. Ellerinizi yıkamak isteyeğiniz lavaboların birçoğu çalışmıyor. Çalışmayan lavaboların bazılarında pet şişeler koyulmuş el yıkansın diye. Daha komik olanı ise; erkek tuvaletlerindeki pisuvarların birçoğu, kağıtla kapatılarak iptal edilmiş, kullanılamaz durumda. Kadınlar tuvaletleri de, pek farklı değildi. Bir iki yerde turistlerin, ortamdan şikayet ettiklerini gördüm.. Bir turist aileye “şikayetlerini” sordum. Öyle şeyler söylediler ki, söylediklerini buraya aktaramıyorum. Ben ise; “bunun münferit bir olay olduğunu her yerin böyle olmadığını” söylemeye çalıştım. “Özellikle benzin istasyonlarını kullanmalarını” tavsiye ederek geçiştirmeye çalıştım. Ayrıca; gazeteci olduğumu ve yerel yönetimlere bu durumu bildireceğimi de söyledim. Biraz gülümsediler ve teşekkür edip, geldikleri tur otobüsüne bindiler.

Üzüldüm, ana otoyol üzerindeki bu tür restoran ve kafeler, kısacası konaklama yerleri daha sıkı kontrol edilemez mi? Eskiden bu otoyollar üzerindeki benzin istasyonlarında da aynı durum vardı ama, uzunca bir süreden beri, özellikle, pandemi döneminde istasyonlarının tümünde hijyen konusu iyice öne çıkarılmış, istasyonlardaki, kafeler, tuvalet ve lavabolar çok modern ve hijyenik yapıya kavuşturulmuş. Birkaç büyük markanın benzin istasyonlarında ise, kapılar dahil her yer temazsız hale getirilmiş, lavabolarında antibakteriyel sıvı sabun, dezenfektanlar yerleştirilmiş.

Bu konu paralı otoyollar ve özellikle de İzmir otoyolu üzerinde tek bir firma tarafından yaptırılan restoran ve kafelerde oldukça düzenli bir şekllde uygulanıyor. Bunlar genellikle tek elden yönetiliyor ve benzin istasyonlarıyla birlikte kompakt, aynı konsepteki tesisler ortamında hizmet veriyor. Hatırlatmak istedim..

Yarın Akyaka’dan söz edeceğim.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...