İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ADAY DEĞİL HERHALDE

YAYINLAMA:

Bence Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığına aday değil.

Farkındayım, ittifakının bileşenlerini geride bırakarak tek başına gerçekleştirdiği mitingden sonra böyle bir ifade çok iddialı gelebilir.

Sadece sesli düşünmeye çalışıyorum ve iddiamı izlenimlerime dayandırıyorum.

Kılıçdaroğlu aslında genel başkanlık koltuğuna geldiğinden bu yana hiçbir zaman aday olmadı, ne başbakanlığa ne de cumhurbaşkanlığına.

En büyük tutkusu genel başkanlığını kazasız belasız sürdürmekti.

Hatta bunun için parti içindeki muhaliflerini de tırpanlamayı başardı.

Hem de onlara “seçilebilirsen seçil” umuduyla “cumhurbaşkanlığı koltuğu” göstererek.

Bunun son örneği Muharrem İnce.

İnce’nin geçenlerde yaptığı açıklamaya kulak kabartalım:

“Meral Akşener ve ben bastırdığımız için Abdullah Gül’ün adaylığından vazgeçtiler. Yoksa adayları Sayın Abdullah Gül’dü. Ben adaylık için Abdullah Gül üzerinde anlaşacaklarını düşünüyorum. Bekliyorum.”

Haksız mı İnce?

Değil.

Öyle ki Akşener’in 2018 yılında Abdullah Gül’ün adaylık fikrine sıcak bakmadığını bilmeyen yok.

Zira kendisi de aday olmuştu o seçimlerde.

Abdullah Gül de çıkıp adaylığının konuşulduğunu ama “ortak bir uzlaşma olmadığı için” bunun gerçekleşmediğini açıklamıştı.

Açık söylemek gerekirse Abdullah Gül riskine ittifakın gireceğini sanmıyorum.

Çünkü Millet İttifakının seçmenlerinin çoğu AK Parti’den kopan aktörlere pek sıcak bakmıyor.

Evet Erdoğan’a karşı kim olursa olsun oy verirler ama onlar da biliyor ki AK Parti’den oy almadıktan sonra cumhurbaşkanlığını kazanmak hayal.

Gelgelelim, AK Parti seçmeni de kendi partisinden kopanlara pek sıcak bakmıyor.

O nedenle dönüyoruz dolaşıyoruz Millet İttifakının adayının nereden çıkabileceği noktasına geri dönüyoruz.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun aklında bence merkez-sağ olarak nitelendirebileceğimiz bir isim mevcut.

Ya da öyle birinin olmasını istiyor.

Onun için zaten “yıpranmamış, partilerle ilişkisi olmayan, kamuoyunun pek fazla tanımadığı” bir ismi işaret ediyor.

Ekrem İmamoğlu da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmadan önce tüm Türkiye’nin tanıdığı bir isim değildi.

Bu formülün tutacağına inanıyor.

Klasik CHP’liden öte, merkez-sağla arası deformasyona uğramamış bir isim…

Kılıçdaroğlu da seçilemeyeceğini biliyor.

Hatta kendi çevremde bile Erdoğan’dan nefret eden ama Kılıçdaroğlu aday olursa sandığa gitmeyecek birçok kişi tanıyorum.

Peki, Kılıçdaroğlu neden kendi adaylığını konuşturmak istiyor dersiniz?

Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oy oranı bugüne kadar CHP’nin psikolojik eşik dediği yüzde 30’un üstüne çıkmıştı.

Buna rağmen parti tarafından “başarısız” ilan edildi, algı çalışması başarıyla yürütüldü ve partiden uzaklaştırıldı.

Fakat tonla seçim kaybeden Kılıçdaroğlu yüzde 30’u kendi başarısıymış gibi sahiplendi.

Üstüne İstanbul ve Ankara kazanıldı, genel başkanlığı tartışmaya açılmadı.

Şimdi de öyle bir adayı olsun istiyor ki, hem kendi belirlesin, hem kendi aday olmasın hem de genel başkanlığını torun sevecek yaşta konforlu bir şekilde sürdürsün.

Kazanırsa da ne âlâ…

Neticede bu da kendi başarısı olarak görülecek.

Peki cumhurbaşkanlığını bu isim kazanırsa kendiyle politikalar bazında ters düşerse ne olacak?

İşte o zaman ortalık karışır, partiden muhalifleri uzaklaştırmaya benzemez o iş.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...