İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

FARK MI, FARKINDALIKSIZLIK MI? 

YAYINLAMA:

Kaybettiklerimizi özetleyeyim:

Sanat,

Sanatta üretim

Üretimde kalite,

Kalitede fark

Farkta özellik

Özellikte özgünlük

Özgünlükte modernlik,

Modernlikte sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirlikte kapasite

Kapasitede çok seslilik

Çok seslilikte ortaklık…

***

Farklı nasıl olunur? Bir örnek

Ürdünlü bir aşçı, sanatçı…

Ömer Sartavi.

Diyor ki

“… Meyve ve sebze kabuklarını yeni yöntemlerle işleyerek çevre dostu bir malzeme olarak kullanıyorum ve lüks ürünlere dönüştürüyorum... Mevcut teknolojiler sayesinde modern tasarımlarla üst düzey ürünler üretebiliyoruz. Kabukları moda sektöründe, aksesuarlarda, lüks çantalarda ve mobilyalarda kullanıyorum…”

Portakal kabuklarından çanta,

Patlıcan kabuğundan çadır yapıyor…

-Bu fark mıdır?

-Farktır.

Tartışmasız.

Sanatçı mıdır, zanaatkar mıdır diyerek ayırmaya, tartışmaya gerek yok.

Soyduğu portakal kabuklarını tuzlayıp bir süre bekletiyor,

Kabukları baskı makinası ile düzleştiriyor,

Kalıp haline gelen portakal kabukları

Lazerli kesim makinesinden geçiriyor,

ve çantada kullanılacak parçalara dönüştürüyor…

Bu nedir,

Farktır…

Ve noktayı koyuyor Ömer.

“İnsanlar sürdürülebilir malzemelerden yapılan ürünlere ikinci sınıf muamelesi yapıyor, ama bence tam tersi olmalı. Bunlar, seri üretim bantlarından geçen ürünlerden daha güzeller, çünkü malzemeleri doğal. Umarım 30-40 yıl içinde atıkları geri dönüştürme alanında daha da ilerleyebiliriz ve dünyaya daha dostça davranırız”

Hatırlamamız gereken birkaç farklı isim

Caroline Casey

Görme engelli bir kadın…

Filin sırtında Hindistan’ı geçti.

Görme engellilerin sorunlarına dikkat çekmek istedi.

*

Rosa Parks…

Amerikalı insan hakları savunucusu.

1955’te siyahlarla beyazların otobüste ayrı oturduğu, siyahların beyazlara yer verme zorunluluğunun olduğu yıllarda “oturduğum yerden kalkmıyorum” dedi

İlk kıvılcımı çaktı, sosyal değişimi başlattı.

*


Refet Angın.

Cumhuriyet’in ilk kadın öğretmenlerinden.

Mustafa Kemal ona “Tarih öğretmenliği yapmalısın, nesillere tarihimizi öğretmelisin” dediğinde genç tarihçilerin yetişmesi için harekete geçti. Cumhuriyetin ilk tarihçilerine yön verdi.

Sanat mı zanaat mı?

Sanat eleştirmenleri ve tarihçileri açısından değerlendirmeler ile halkbilim ve antropoloji alanındaki yorumlar neyin sanat olduğu sorusunda hemfikir değiller.

Şunu belirtmek gerekir ki, sanat alanının zanaat alanından kesin çizgilerle ayrılması ancak 18. yüzyıldaki sanat olgusuyla birlikte meydana gelmiştir.

Sıklıkla ayrım karmaşası yaşadığımız “Sanat ve Zanaat” kavramları modernleşme ile birlikte ayrışmaya başladı…

Şöyle ki,

Zanaat;

“… temel işlevi yararlı olmak olan,

el becerisine dayalı olarak gündelik ihtiyaçlara dönük araç gereç üretmeyi hedefleyen

eğitimle kuşaktan kuşağa aktarılan özel beceriler ve teknikler içerendir…”

Sanat ise

Bir duygunun, bir hayalin, bir tasarı ya da güzelliğin

insanda oluşturduğu estetik karşılıktır.

Bu sarmal birçok ülkede zanaatkar ve sanatçı ayrımlarına, halk için ve sanat için söylemlerine, kurumsallaşma ve eğitimde kendini belli eden birimlerin oluşmasına yol açmıştır.

Ayrışmalar farklar neler…

“…Sanatta estetik ön plandadır, zanaatta işlevsellik.

Sanatkarın amacı, daha önce hiç kimse tarafından yapılmamış, tamamen yeni ve benzersiz eserler üretmektir.

Zanaatkar, mümkün olduğunca fazla insanın faydalanabileceği eserler ortaya koyar.

Zanaatta el becerisi ve deneyim büyük önem taşır. Sanatta ise en önemli unsurların başında ilham ve yetenek gelir...”

Her ne kadar antropoloji bu ayrışımı ve tamamlamaları doğru bulmasa da sanat tarihi böyle yazar…

Bir söz

“İyi bir fikre sahip olmanın en iyi yolu, birçok fikre sahip olmaktır”.

Albert Einstein

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...