İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Damağımdaki nefis aşk tadı

YAYINLAMA:

Bazen sihirli dediğimiz minik dokunuşlarla olduğumuz zamandan çok daha eskiye yolculuk yaptıran anlar vardır. Tıpkı bugün yediğim leblebi tozu gibi, beni zamanın düğümlenmiş anıları arasında cebindeki kuruşları avuçlarının içinde saklayan, mutluluğun leblebi tozunun içinde olduğunu düşünen, tek derdinin parasının yetip yetmeyeceğini düşünen o çocukluk yıllarımın kapılarını araladım, o küçük çocuğun yaşam sevincini özlemişcesine ve orada kalmak istercesine...

Şimdi düşünüyorum da zorlukları normal yaşam gibi görmüşüz, şimdiki çocuklarla farkımız bu olsa gerek. Çocukluğun lezzeti, bir paket leblebi tozu içinde saklıydı. O renkli tozlar, zamanın geçişine rağmen çocukluğun hafızasında, unutulmaz bir tat bıraktı. O tatlı yolculuk, bir paket leblebi tozu ile başlar, ama bir ömür boyu süren güzel anılarla devam ederdi.

Şimdi, gözlerimizi yumup geriye doğru bir zaman yolculuğuna çıkalım.

TV deki çizgi film belirli günlerde ve belirli saatlerde olurdu. Ödevlerimizi o saate göre ayarlardık. Şimdi ise bir bebek dediğimiz çocuğun minik parmakları arasındaki telefon tuşlarında.

Kütüphane çocuklarıydık biz, araştırmayı bilen sabretmeyi bilen alın teri ile ödev hazırlayan çocuklardık, şimdi ise yapay zekaya tek bir cümle ile ödev hazırlatan nesil olduk.

Sokaklarda çocukların oyun sesleri yükselirdi, özgürce oynanırdı oyunlar, arkadaşlık, güven, takım çalışması, problem çözme becerisi, paylaşım, sevgi ile olurdu. Şimdi beton duvarların arasından site bahçelerinde ebeveynlerin bekçilik yaptığı tehlikeli güvensiz bir dönemdeyiz.

Çizgi filmlerde şimdiki gibi sevgili, şiddet, kavga içerikli değildi, okulda derslerde farklıydı, toplumsal konular içerirdi. Ahlak bilgisi, güzel yazı, aile ilişkileri, vatandaşlık bilgisi gibi toplumun güzel tutmaya faydalı dersler vardı. Diziler bile farklıydı, aile içerikli ahlaklı dizilerdi, şimdiki gibi entrikalı ve toplumun ahlak yapısını bozan diziler, programlar yoktu. TV vardı ama ahlak ve saygı sevgi de vardı.

Komşuluk vardı eskiden, çocukların kapılarına rahatlıkla gönderildiği müsaitseniz annemle babam bu akşam size gelecekler diyen bir nesilden, şimdiki yabancı ile göz temasından bile endişe duyan hatta tepki verilen bir dönemin içinde huzursuzlukta huzur arayanlar olduk.

Taş plaklar dan, kasetlerden, cd lerden bugüne kadar ne çok sular aktı çocukluk deresinin köprüsünden. O zamanki şarkıların, müziklerin bestelerin güzelliği bile bambaşkaydı.

Eski günlerde, her şey daha yavaş, daha derin ve daha anlamlıydı. Teknolojinin hızlı koşusu, insanların birbirine daha yakın olduğu zamanları unutturdu. Telefonlar yerine yüz yüze sohbetler ve el yazısı notlarla dolu günlerdi. O zamanlar, zamanın geçişini anlamak için saatlere değil, anıların kalbindeki ritme bakardık. Nostaljinin vazgeçilmez kadifemsi dokunuşuyla eski günlerin sicaklığı ile hayallere masum süzülüş ve gerçeklerin harmanlanışıydı bunları düşünmek, zamanda yolculuk yapmak.

Zaman hızlı, zaman dengesiz, zaman acımasız ama yaşadığın her an gelecek olan an'ın, da bir mazisi olduğunu unutmamalıyız. Ancak unutmamız gereken diğer bir gerçek de; geçmiş, yaşanmış ve geride bırakılmıştır. Eski günleri özlemek güzeldir, ancak şimdiyi ve geleceği değerlendirmek de bir o kadar önemlidir. Her an, yeni anıların filizlenmesine vesile olabilir.Ancak şu an, bu an, yeni anıların ve unutulmaz anların tohumlarını ekebileceğimiz bir zaman dilimidir. Unutmayalım ki, hayat, her geçen günüyle bize yeni öyküler ve hatıralar sunar.

Tüm bu farklılıklar, zaman içindeki toplumsal, kültürel ve teknolojik değişimlere bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Her dönem kendi dinamikleriyle çocukluğu şekillendirir ve geçmişle şimdiki zaman arasındaki bu farklılıklar, yaşanan evrimsel süreçlerin bir yansımasıdır.

Çocukluğumuzda yaşadığımız güzellikler, şimdiki yaşantımıza duygusal zenginlik, olumlu bakış açısı ve yaşamın özündeki basit değerlere odaklanma, zamanın kıymeti, sevgiyi yeniden hatırlatıp bugünümüze katkılarda bulunabilir.

Küçük bir mutluluğun beni böylesine başka mutluluklara böylesine götürmesinden de bir hayli memnunum. Küçük mutluluklar yaşam sevincime sürprizli bir güzellik kattı. Bir leblebi tozunun aşkı, meğer ne büyükmüş çocuk kalbimde saklanan...

Hayat işte böyle, güzelliğini detaylara sarıp sarmalayan, mutluluğu kanatlarına takan martı gibi süzülerek kalp atışlarına rüzgar olan bir yolculuk tüneline götüren leblebi tozunun bir ömre bedelliğidir...

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...