İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ESKİ TÜRKLERDE ORUÇ

YAYINLAMA:

“Gökte bir ay var

Ucu kırmızı bir yay var

Peygamberin sofrasında

Sizden bir payınız var…”

***

Farklı kaynaklarda belirtildiği üzere,

“…Türklerde Göktanrı inancı olarak adlandırılan dini inanç,

“Tengricilik, Göktengri dini” veya “eski Türk inanç sistemi” olarak geçiyor.

Ve Göktanrı ya da Tengricilikte oruç ibadeti var.

Çeşitleri olan oruç ibadeti gönüllülük esası ile yapılıyor.

Örneğin, “Kün Yanırganı”

Bu oruç çeşidi 25 Aralık’ta et, süt ve tuzun yenmemesidir.

Diğer bir tür ise “Tengri Yanırgan” olarak adlandırılır

Ay ve Ülker yıldızının birleştiği gün tutulan oruçtur ve hayvanlardan süt alınır, bal toplanır ve dört gün boyunca süt, tuz, et yenmez sadece sebze yenir…

21 Mart’ta ise Güneş ile Ay birleşir. Altı gün oruç tutulur ve sadece süt ürünleri ile sebze yenir.

6 Mayıs her yerin yeşillendiği zamanda Hıdırellez diye adlandırılan vakitte ritüel yapılır. Dört gün öncesi ve dört gün sonrası olmak üzere sekiz gün oruç tutulur. Tuz ve et yenmez sadece sebze ve süt tüketilir.

21 Haziran’da ise yer ve gök birleşir. Türkler bu günü Güneş bayramı olarak ilan etmiştir.

Beş gün öncesi ve beş gün sonrası olmak üzere on gün oruç tutulur. Et ve tuz tüketilmez…

21 Eylül ise Türkler için “Ay Bayramı” Yine et ve tuz yenmez ve on iki gün oruç tutulur.

Oruçta su ve yemek değil et, tuz ve hayvansal gıdalar yasaklanmıştır ve sadece sebzeye yönelmişlerdir.

Oruçta sürekli sebzeye yönelmelerinin nedeni de şu:

Et Türkler için hayat kaynağı. Dolayısıyla onu yememek nefis için büyük bir sınav…”

Semai kahvehaneleri

Günümüzde kaybolan bir Ramazan geleneği Semai kahvehaneleri.

Osmanlı’da teravih namazının ardından halkın eğlenerek, bilgilenerek vakit geçirmesi adına önemli bir yere sahip.

Her kesime açık olan bu kahvehaneler, 19. Yüzyılda Ramazan akşamlarının vazgeçilmezlerinden.

Önce kahvehanenin dolması bekleniyor,

aşıklar yerlerini alıyor, farklı makamlardan türküler okunuyor

Ardından semailere geçiliyor.

Son olarak ise mani atışmaları başlıyor.

Ramazan ayı boyunca da kahvehanelerin duvarına bilmeceler asılıyor ve Ramazan bitene kadar o bilmecelerin çözülmesi bekleniyor.

Yaşamamak, yazarken bile hüzün veriyor…

Bir anekdot…

Sovyet işgalindeki Türklerde takvim yoktu.

Denir ki

Ramazan hilali, bölgelerdeki itibarlı kişiler tarafından takip edilir

Ve bu akil insanlar tarafından gizlice halka ulaştırılırdı.

Ancak bazı noktalara bu haber geç götürüldüğü için insanlar bir gün fazladan oruç tutar ve herkes Ramazanı 30 güne tamamlardı.

Bu yüzdendir ki Türki Cumhuriyetlerindeki yaşlıların çoğu oruçlarını hala 30 gün tutuyor

İki bakış

“Gelenek geçmişin bugün etrafına çizdiği taştan bir sınırdır: Geleceğe ulaşmak isteyen onu aşmak zorundadır”

Stefan Zweig

“Gelenek ve görenekler bizi beşiğimizde karşılar

ve ancak mezarımızda bırakırlar”

Robert G. Ingersol

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...