İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ÇAKMA HOŞGÖRÜ MÜ, YOKSA EZİKLİK Mİ?

YAYINLAMA:

Türkiye, Türkleri ve Müslümanları görmezden gelenlerin tiyatro sergilediği bir memlekete çevrildi. Samimiyetsiz ve kompleksli insanların yüzeysel kültürlerinin ve altyapıda bilgisizlikten kaynaklı kendisine saygısının olmaması gençleri de bazen yanlış yönlendirebiliyor. Neden samimiyetsiz ve neden kompleksli konusunda düşüncelerimi açıklamak isterim.

Önce bakalım nedir, şu tolerans veya hoşgörülü olmak. Tolerans göstermek, hoşgörülük, bir sosyoloji terim olarak farklı fikre, farklı yaşayış tarzına, geleneklere dayanıklılık gösterme anlamında kullanılır. Bu asla ve asla lakaytlık anlamına gelmiyor. Aynı zamanda sana saygısızlık yapanı, senin değerlerini kabul etmeyenleri kabullenmek anlamına da gelmez. Hoşgörü başkalarına, kendi fikirlerinin olması, gelenekleri ile yaşama hakkına saygıdır. Toleranslık aslında bir nevi kendinden eminlik göstergesi de sayılabilir. Kendi değerlerine sahip bireyin başka değerlerden korkmaması, bakılamaması, kabul etmediği halde bile hak olarak tanımasıdır.

Mikro sosyoloji düzeyde hoşgörünü araştıran iki ünlü bilim adamı J.Mid ve H.Blumer araştırmalarında bu anlamın asla ve asla kendi değerlerinden vazgeçmeme ile birlikte hem de karşı tarafın bireyin değerlerine saygı göstermesinin de önemine vurgu yapar. Birinin hoşgörüsü onun kendi değerlerinin, geleneklerinin ezilmesi hesabına olmamalıdır.

Pegasus çalışanlarının Kadir gecesi alkol masasında kutlama paylaşımından sonra bu konuyu ele almak şart oldu. Aslında hoşgörülü konulu yazıyı bir arkadaşımın paylaşımından sonra yazma kararı almıştım. Türkiye Ermenilerinden bir dostunun Hristiyan bayramını onun dilinde kutlamıştı. Özellikle o paylaşımdan sonra malum şahsı takibe aldım. İzlemeye başladım. Tam Ramazan öncesi, arefe günü hatta, "arkadaşlar önümüzdeki 15 gün alkol kokacağım, kutlamalarım var, görüşmek isteyenler sıraya girsin" diye o Ermeni bir paylaşım yaptı. Eee, onun bayramına saygı duyan Müslüman arkadaşlarına en azından aynı duyarlılığı yapılamaz mıydı? Yapıla bilirdi, ama gerek görmüyordu, neden biliyor musunuz? Çünkü anasının babasının, dedelerinin dinine saygı duymayan, kendi milletini yüce tutmayan bir şahsa kimse saygı duymaz. İmkanı yok. Sen birilerini incitmemek için Türk olduğuna vurgu yapmaktan korkarsan, karşındaki Kürt, Ermeni vb. milletten olmasını bas bas bağırıyorsa, senin topraklarına hak iddia ediyorsa senin o toleranslığın, hoşgörün anlaşılmıyordur arkadaşım, eziklik olarak kabul ediliyordur. Sen başka dinden olan arkadaşının bayramlarını kutlama cesareti gösteriyorsan, ondan en azından kutlama olmasa bile saygı talep etme hakkın var. Sen saygını duy, kimse bir şey demiyor, ama kendine de saygını da talep et... Bunu borçlusun, bu topraklara, bu dinden olan ecdadına. Yapmıyorsan karşı taraf sana ne eğitimli demez, ne hoşgörülü, ne de çağdaş, bunun adı o değil... Ne düşündükleri davranışlarından da bellidir zaten...

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...