İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

HAYAT SANA GÜZEL

YAYINLAMA:

Son günlerin meşhur sözü. “Hayat sana güzel!” Mutlu olanların mutluluklarına bakıp mutsuz olma halinin bir nevi dile getirimi. Kendi yaşamlarındaki güzellikleri görmeyecek kadar kör olmanın bir diğer adı belki de. İster istemez kızıyor insan. Her ne kadar espriyle karışık bir şekilde söylense de yavan bir tadı var. Küfür gibi çınlıyor kafada.

Hiçbir şey sanıldığı ve görüldüğü kadar kolay değil. Bunca gece gündüz çalışmaları, karar verme sancıları ve çeşitli badireleri aştıktan sonra karşısına geçip “hayat sana güzel!” demek biraz ayıp olmuyor mu? Oysa hayalini gerçekleştirmiş, mutlu, huzurlu birinin yazdıklarını dinleyip keyif ve dersler almaktır doğru olan.

Psikolog olmama rağmen bu sözü ben de çok işitirim. Kendimi oyalamayı severim. Önce kendim için gezer görür dolaşırım. Güzel olan paylaşılır yaşam felsefemle ne yaptım ne ettiysem paylaşırım. Bu şu demektir: “Bak ben yaptım, ben gittim sen de git sen de aynı duyguları yaşa, mutlu ol. Hayattan keyif al!” Öyle fazla paralar gerektirmiyor hayatın bana güzel olması için. Gökten zembille inen bir şey de yok. Hayatın bana sunduklarından fazlasını talep etmeden yaşamımı güzel kılacak ne varsa hakkını vererek yapmaya çalışıyorum. Hepsi bu. Öyle oturduğun yerden hayat güzel olmuyor ne yazık ki!

Her şey sadece para da değil. “Paran var hayat sana güzel” “Bekarsın hayat sana güzel, “ Her hafta geziyorsun hayat sana güzel”, “Zamanın var hayat sana güzel”… Bir insan hayatın kendine güzel olmamasından bu kadar dem vuruyorsa sormak lazım: Sen hayatını güzelleştirmek için ne yapıyorsun? Mutlu olmak için hangi adımları attın? Hep yapmak istediğini söyleyip ertelediğin şeyleri ne zaman yapacaksın? Yoksa hala oturduğun yerden, başkalarına bakıp “oh, hayat sana güzel” demeye devam mı edeceksin?

Biliyorum ve eminim ki hayat hareketi seviyor. Oturduğun yerden spor yapamaz, sevgili bulamaz ya da dünyayı dolaşamazsın… Hayatını değiştirmek isteyip, parmağını bile oynatmayacaksan hiçbir şey zaten sana güzel olamaz. Hayat ancak içinde bulunduğun koşulları kabul edip teslim olduğunda güzel olur. Örneğin sahile yakın oturuyor olmana rağmen üşenmeyip yürüyüşe çıktığın an, bisiklete binmeyi bildiğin halde erinmeyip denize sıfır pedal çevirdiğin an yaşamın sana verdiklerini kullanmaya başlarsın. İşte o an hayat da sana sürprizlerini sunar.

Hayat her şeye rağmen çok güzel, tabi bunu görene…

“Hayatın bizim için ne ifade ettiği hayatın karşımıza neler çıkarttığı ile değil, bizim hayatın karşısına çıktığımız tavırla belirlenir, başımıza gelenlerden çok bizim olanlara verdiğimiz tepkiler ile gelişir.” der Lewis Dunnington

Şimdi, “hayat sana güzel” diyenlere demeliyiz ki Evet, HayaT BanA GüzeL ! Kanser hastalarının “yaşayacağım” motivasyonuyla iyileştiği dünyada hayatını elemle dolduranlara bu da benim eleştirim…

Hayatın güzelliğini ve çirkinliğini kadere bağlayanlar var bir de. Onlara söylenebilecek tek şey Şems-i Tebriz’den: “Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten, “ne yapalım, kaderimiz böyle” deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin, ne de hayat karşısında çaresizsin.”

Güzel günler sana gelmez sen onlara gitmelisin ….

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...