İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

SUS!

YAYINLAMA:

Yıllar yıllar önce Erzurum-Palandöken dağına kayağa gitmiştik. Bildiğiniz gibi; kocaman bir dağ… Tepelerde kayak yapıp dolanırken, 6 haneli bir dağ köyünün karlar içindeki bahçesinin yanına düşüverdik. Genç bir çift; karı -koca, karlar altındaki marullarını küreyerek toplamaya çalışıyorlardı. Karı-koca çok güzeldi, çok yakışıklıydı, yanakları al aldı, allıksız, boyasız, çok güzeldiler. “Buyrun” dediler bize, “bir bardak çay içelim”. Biz de havalı-havalı kayaklarımızdan ayakkabılarımızı çıkartıp, havalı havalı evlerine girmiştik. Çok havalıydık ! Kayaktaydık, bilmem ne montları, bilmem ne gözlüklerimizle varolmanın dayanılmaz hafifliği içindeydik… Kendimizi önemli bir şeyler zannediyorduk, sandırıyorduk....

Bize çay, yanında orada kuzine de pişmiş bazlama ve tulum peyniri ikram etmişlerdi… Karı kocanın birbirine dokunan bakışlarını, gözlerinden birbirine giden kalpcikleri görmüştüm… Sıcacık, sadakat dolu ilişkilerini seyretmiştim. Kadının ömründe tanıdığı tek erkek; erkeğin ömründe tanıdığı ilk kadındı… Hayat onlar için 6 haneli köyden, kendilerinden ibaret kollarını açtıkları kadardı…

Daha sonra, cok düsündüm... Hayat neydi ki?..

Hayat; gördüğün, bildiğin, anladığın kadar değil miydi? Oysa ki, benim yıllardır seyrettiğim hayat, çok hoyrattı. Birbirinin sırtını sıvazlamayan insanlarla doluydu... Yalandı, dolandı ve ikiyüzlüydü.. Seni kendine küstürecek kadar yalandı.. Yükümüz gitgide ağırlaşana kadar dolandı.... Neyse… Biz şimdi, yatırım peşinde koşalım! Vakit yok..

Hadi içim SUS...

Kendin kadarsın işte..

SUS...

Şarkıcı Neco

Kocaman adam, kocaman sanatçı, kocaman baba, evlatları 2 kızı Ayşe ve Zeynep'i ayaküzeri gazetecilere şikayet edivermiş… “Hımmmmm onların kulaklarını çekerim!” diye… Dedikodularını yapıvermiş... Yapma tatlım, etme tatlım, deme tatlım. Babalar dedikodu yapmaz tatlım, çocuklarını elaleme şikayet etmez tatlım, kol kırılır yen içinde kalır tatlım…

Katilin ardından…

Kendi kadar katil, kendi kadar sapık, çapı kadar sevimsiz caniyi hapiste öldürmüşler... Öldüğüne çok üzüldüm, canım sıkıldı. Niye öldü ki? Hapiste daha 50 sene yatacaktı. 50 sene yaşayacaktı. Uyamamadığı her gecenin sabahında genç bir kızı öldürdüğü lanet suratına her sabah bakacaktı. Varsın benim vergilerimden kesilen, onun yediği ona zehir zıkkım olsundu… Bütün anneler, bir kalemtraş olsa da, kalbini içinde yavaş yavaş yontsam, yavaş yavaş çeksem, hissi veren katil, 2.5 saatte can verip gebermişti… Ölüsü kepaze olup ortada kalıvermişti..

Funda'ya takılanlar…

Herkesin kendine yonttuğu hayat...(keser kontrolü) İnsanın başkalarına değil, kendine TAVRI olmalı (omurga kontrolü) Biçtiğini beğenmiyorsan, ektiğine bakmalısın demişler... (ödeme kontrolü)

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...