İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

AYDIN MUHALEFETİ, REFAH DEMOKRASİ AÇMAZI? (2)

YAYINLAMA:

Türk Solu’nun Jakoben olmayan kanadının, özellikle muhalefet ve bağımsız örgütlenme özgürlüğü kültürü açısından demokrasimize katkıları tartışılmazdır. Son dˆnemlerde liberal değerlerin de taşıyıcılığına ¸stlenmiş T¸rk Soluínun kitlelerle her zaman iletişim sorunu olmuştur. Bunun gerekÁesi zaman zaman din olmuş, bazen de gelenek ve ticari piyasanın işletilmesi konuları olmuştur. Dar bir ˆrnek olsa da Terzi Fikriínin Fatsa, Merhum Ecevitíin 1979 seÁim zaferi, belki de KCKínın kitleler ¸zerinde uyguladığı metotlardan elde ettiği tedrici başarılar gibi birkaÁ istisna dışında, siyasi tarihimizde bu hep bˆyleydi.

13 yıllık Ak Parti iktidarında kitlelerle doğru iletişim kuramayan muhalefet partileri, başlangıçta bir dip dalga darbesi niteliğini taşıyan Gezi hareketiyle işlevlerini fiilen Gezi’nin entelektüel beyni olan Türk ve sonradan katılan Kürt solu ve Liberallerine terk ettiler. Gezi’nin beyni niteliğindeki bu entelektüeller, sosyal medya başta olmak üzere mahallede de muhalefet partilerinin fonksiyonunu üstlendiler.

Bu kesimler ˆzellikle Ak Partiínin kalkınma ve hizmet ağırlıklı politikalarının yan etkilerine karşılık, demokratik ve liberal değerleri savunarak y¸ksek bir ˆzg¸ven iÁinde toplumsal muhalefetin beyni olduklarını varsaydılar, Haziran seÁimleri ardından elde edilen sonuÁtan sonra, bu konuda y¸ksek bir ˆzg¸ven sağlamışlardı.

1 Kasım seçimleri sonucunda , entelektüel muhalefet (aralarında az miktarda liberal sağ olsa da daha çok sol ve liberal) hayal kırıklığının ötesinde halkı dolaylı da olsa suçlamaya veya yalnızlaşmaya yöneldi. Aydınlarımızın evrensel kriterlerle ne kadar liberal veya sol oldukları ayrı bir tartışma konusu olmakla birlikte; savundukları demokratik değerlerin kitle bireylerinin hayatlarında ne derece refah seviyesini arttıracağını ve gelir uçurumunu kapatacağını anlatamadılar. Bu konuda yaşanmış güzel deneyimleri ve hikayeleri maalesef söylem dışında pek yoktu. Halk bunları kendisine hep yabancı gördü. Tezlerini afaki buldu.

÷zellikle Batıída Liberal değerleri savunan insanların bir kısmı, Amerika kurucuları gibi burjuva-t¸ccarlar, bizde ise daha Áok İttihat-terakki geleneğinden gelen b¸rokratlardı. CHP bu geleneğin b¸rokrat kanadının ¸st¸nden şekillendi, DP ise daha Áok m¸lk sahiplerinin ¸st¸nden v¸cut buldu. Bu doğrultuda CHPíde ˆncelik Devlet , DP-AP-ANAP-AK Parti geleneğinde ˆncelik ise halk başlangıÁ referansı oldu.

Türk ve belli bir döneme kadar Kürt solunun bir kısmı CHP’de tutunmaya ve yer bulmaya çalıştı. Özellikle 70’li yıllardan beri süre gelen Türk sağı ise değişik kırılmalar ve savrulmalarla gelerek şu an AK Partide şekillendi. Son seçimlerde belirleyici parametreler can güvenliği (devlet-kamu düzeni) ve mal güvenliği idi (ticareti ve hizmetin işlevselliği ). Halk oyunu kullanırken, yaptırım g¸c¸ olamayan entellekt¸ellerin savunduğu değerlerin, K¸rt ve Ortadoğu gibi sorunlara ilişkin analizlerinin, kendi can / kamu ve ticaret g¸venliklerinde ; yolsuzluk, Á¸r¸me, adalet benzeri değer yıpranmalarının da yaşamını değiştiren b¸y¸k yatırımlar karşısında karşılığına ikna olamadı. Entelekt¸eller Taksimíden fikirlerini Anadoluínun kahvelerine taşıyacak kurumları yoktu. Azimleri yetemedi. Halk Ak Partili politikacıların pop¸ler sˆylemlerini ve nasıl yaptıklarına değil, neyi yaptıklarına itibar etti.

Bundan böyle anlaşılıyor ki, bu entelektüellerimizin sağlıklı bir retrospektif yapma koşuluyla Anadolu’ya değerlerini anlatmaları ve ikna etmeleri başka bir baharı gerektirecek.

Merhum ÷zalíın teşebb¸s ifade, inanÁ, dolaşım ve m¸lkiyet ˆzg¸rl¸ğ¸ olarak yorumladığı demokratik değerlerin olumlu etkilerini bug¸n yaşam iÁinde gˆrebildik. Otoriter&Totaliter rejimlerde kalkınma, refah ve gelir dağılımı adaleti ilişkileri ise ayrı bir yazı konusu olacaktır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...