İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ŞAŞIRTTI!

YAYINLAMA:

Bilmem fark ettiniz mi? Bizimkiler dizilerin birinci sezonun çekerken, daha çok özeniyorlar. Daha çok para harcayıp, daha ince eleyip sık dokuyorlar. Fakat ne hikmetse, aynı özeni ikinci sezonda göstermiyorlar. Şimdiye kadar bu düzeni bozan bir dizi izlemedim… Ta ki “Kuş Uçuşu” dizisinin ikinci sezonunu izleyene kadar… Hiç umutlu olmamama rağmen, birinci sezonundan daha fazla beğendim. Özellikle Kuş Uçuşu’nun hikayesi, işim gereği bildiğim ve dikkatimi çeken bir konu... Yıllardır çevremde dönen entrikaların, ekrana güzel bi uyarlanması. Gayet başarılı da işlediklerini düşünüyorum. Birce Akalay, İbrahim Çelikkol, Demircan Kaçel, İrem Sak ve Defne Kayalar’ın performansları da bu sezon daha iyiydi. Sadece “Aslı” karakterini oynayan, Miray Daner’i rolüne çok oturtamadım. Her ne kadar genç nesil, hırslı bir spiker oynasa da… Genç değil de daha çok ergen gibiydi. Pek doğru bir tercih olduğunu düşünmüyorum. Ara ara yersiz, abartılı, tiyatral oyunculuğu görmezden gelirsem, o da ikinci sezonda fena değildi. İlk defa izlediğim bir yerli dizinin birini ikinci sezonunu, ilk sezonundan daha çok beğeniyorum. Umarım nazarım değmez de üçüncü sezonu içinde güzel yorumlarımı yazabilirim.

Size ne?

Fazıl Say, Cem Adrian’la beraber Volkswagen Arena’da konser vermeye hazırlanıyor. Konser hazırlıkları sürerken, Fazıl Say’dan bir açıklama geldi… “Cem bir demo şarkısını dinlememi rica etmişti. Beni şoka uğratan, tuhaf mertebede bir ses ranjı 7 oktav, her istediğini yapabilen bir ses yeteneği, etkileyici bir şiirsellik, özgünlük ve üstün bir ifade gücü ile karşı karşıyaydım. Cem’i hemen buldurttum. O zaman 23 yaşındaydı, Beyoğlu’nda tarot falı bakarak para kazanıyordu. 100’den fazla şarkısı vardı. Teorik bilgisi azdı. Cem’i yatılı öğrenci olarak Bilkent’e aldım…Fazıl Say’ın dediklerinin özetini yazdım... Merak edenler, yazının tamamını da okusun! Ama elinizi vicdanınıza koyun ve tarafsızca Say’ın dediklerini bir okuyun! Sizce kötü bir şey söylemiş mi? Hakaret etmiş mi? Ben, söylediklerinde övgüden başka hiçbir şey okumadım. Cem Adrian’a hakaret ettiğini asla, katta düşünmüyorum! Düşüneni de aklım almıyor. Sayısız iltifatı görmezden gelip, “TAROT” kelimesini cımbızla çekip, bunun üstünden karalama yapacak kadar ne ara kötü oldunuz? Ne ara tarafsızlığınızı kaybedip, Sezar’ın hakkını Sezar’a vermekten vazgeçtiniz? Hangi ara okuduğunuzu anlayamayacak kadar cahil, kötü niyetli oldunuz? Ayrıca bu söylenenlere alınacak biri varsa, o da Cem Adrian! Size….

En iyi erkekler…

Oscar aday tahminlerimde bu hafta “En İyi Erkek” oyuncular var. Listemin ilk sırasında, tabi ki Oppenheimer filmi ile “Cillian Murphy” var. İşin aslı astarı; buna tahmin demek yanlış olur, eminim! İkinci sırada; daha önce Oscar’a bir kez aday olan, “Paul Edward Valentine Giamatti” var. Ki bence Cillian bu yıl olmasaydı, kesin Paul bu ödülü alırdı. “Leonardo DiCaprio” da “Killer of the Flower Moon” da çok iyiydi ama ona bir daha şans güler mi bilemedim. Sürpriz ismim ise “Jeffrey Wright”… Oscar bu yıl tahminleri yanıltmak isterse, Jeffrey’nin şansı yüksek.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...