İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

YAŞAMLA KUMAR OYNAYANLAR...

YAYINLAMA:

Biz, toplum olarak geçmeyen öksürüklerimizi, elimize gelen kitleleri, idrarımızdaki, dışkımızdaki kanamaları önemsemeyiz. Cinsel ilişki sırasında, menopoz sonrasında görülen kanamalarda hemen bir hekimin kapısını çalmak yerine, arkadaş sohbetlerinde çare ararız derdimize. Hep yarınlara erteleriz hastanedeki işlerimizi... Sağlığımızla ilgili taramalar söz konusu olunca önceliklerimiz hep farklıdır. Bahanelerimiz hazırdır.

“Bu hafta havalar çok soğuk ve yağışlı olacakmış. Doktora gitmek için hiç uygun bir zaman değil.”

“Bir tek hafta sonum var. Cumartesi günümü de doktor için ayıramam.”

“Bu ay işler çok yoğun. En iyisi önümüzdeki ay kontrole gitmek!”

“Çocukların doktoru, annemin diyaliz seansları derken hastanelerden sıkıldım. Artık hastalık, hastane sözü duymak istemiyorum. Doktora git-me-ye-ce-ğim; anladınız mı?”
Kadın ya da erkek, hangi cinsiyetten olursak olalım mutlaka bahaneler buluruz kendimize. Bazen de bize doktor randevusu organize etmeye çalışan sevdiğimiz kişiyi verdiğimiz böylesine yanıtlarla çılgına çeviririz.

SAĞLIĞINA OTOMOBİLİNİN BAKIMI KADAR ÖNEM VERMEYENLER

Hayatın anlık akışı içindeki sıradan olayları, sorumluluklarımızı her şeyin üstünde tutma yanlışına düşeriz. Hayatımızdaki en değerli şey sağlığımız, odak noktamızda değildir maalesef.

“Çocuğumu sinemaya götürmeliyim.”

“Mutfak alışverişini yapıp, eşimin istediği zeytinyağlı dolmayı akşama yetiştirmeliyim.”

“Bu kupa finali kaçmaz. Prostat kontrolüm için bugünü mü buldun Allah aşkına?”

“Saç boyamın zamanı geldi, kuaföre gitmeliyim.”

“Ellerim çok kötü oldu. Manikür, pedikür için hemen randevu almalıyım.”


“Otomobilimi bakıma götürmeliyim.”

Gerçekten de otomobilimizin bakımı, saçımızın boyası gibi işler için hep vakit bulurken, sağlık kontrollerimiz için birkaç saat ayırmayız. Söz konusu kendi sağlığımız olunca, hep yukarıdaki örneklerde olduğu gibi yaşamın başka sorumlulukları ön plana çıkar. Ta ki, beklenmedik bir hastalık kapımızı çalana kadar! O saatten sonra pişman olmak fayda eder mi? Üzülmek, endişelenmek, kendini suçlamak teşhis ve tedavi için yitirilen zamanı telafi eder mi? Ailesinde kalın bağırsak kanseri olan bir erkek, hastalığın kalıtımsal yanını bilmesine, doktorların “Mutlaka siz de bir kolonoskopi yaptırın” tavsiyesine rağmen, hep yarınlara erteler sağlık kontrollerini. Aslında belki de bu bir kaçıştır. Çoğu kişinin bilinçaltında gizlenen “Ya kötü bir şey çıkarsa?” korkusunun yansımasıdır. Ya da “Bana bir şey olmaz. Aslan gibiyim” yanılsaması.Şans her zaman ayağınıza gelmeyebilir. Yaşamla, sağlıkla kumar oynamak yerine, vücudunuzun alarm sinyallerine kulak vermeli ve tarama testlerini zamanında yaptırmalıyız.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...