İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

OSCARLIK HAREKET

YAYINLAMA:

Adayları okuduğumda, seçim yapanları ayakta alkışladım. Nihayet Barbie filmine gereken cevabı Oscar vermiş. Barbie’yi ne En İyi Yönetmen ödülüne layık görmüşler, ne de En İyi Kadın Oyuncu adaylığına. Filmin adaylıkları şöyle… En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, En İyi Film, En İyi Özgün Şarkı Sözü, En İyi Orijinal Şarkı, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Uyarlama Senaryo ve En İyi Prodüksiyon Tasarımı dahil toplam 8 adaylık vermişler. Ben, Barbie’ye “En İyi Kostüm Tasarım” adaylığı dışında zırnık vermezdim. Oscar 8 adaylık vererek, biraz politik davranmış. Bunlar törende de 3 heykelcik verir, Barbiecilerin çenesini kapatırlar. Güzel plan! Gereksiz şişirilen, abartılan bu tuhaf film için beklentiler de bir hayli fazlaydı. Adaylar açıklandıktan sonra, Barbiecilerin morali bozuldu. Ve ilk eleştiri Ryan Gosling’den geldi… “Barbie olmasa Ken de olmazdı.” demiş. Keşke olmasaymış be Ryan! Ryan Gosling gibi yetenekli bir ismi, “Ken” olarak izlemek zaten zordu. Umarım en kısa zamanda aklını başına toplarsın da seni daha ciddi, ardında iz bırakacağın rollerde izleriz.

Neye seviniyoruz?

Başta da belirttiğim gibi, Oscar 2024 adaylarını açıkladı. Her yıl olduğu gibi, bu yıl da “Acaba bir Türk yapımı var mı?” diye baktım. Tabi ki yoktu! Sektörde bu kadar üretken olup, her geçen gün başarımız artarken, hala Oscar’da adaylığımız olmamasına cidden üzülüyorum. Fakat bu sene şöyle bir şey oldu… Daha önce “Söz Senettir”, “İstanbul Bahçesi”, “Sadakat” ve “Tatort” gibi yapımlara imza atan İlker Çatak'ın çektiği “Das Lehrerzimmer” yani “Öğretmenler Odası” filmi, “En İyi Uluslararası Film” dalında Oscar'a aday gösterildi. Ve biz bu habere ülkecek pek bi sevindik. Tüm haber siteleri, birçok yazar köşelerinde haberi yazdı. Sosyal medyada İlker Çatak, ülkemizin gurur kaynağı ilan edildi. Fakat bu film Alman yapımı ve Almanya’dan aday bunu kimse fark etmiyor mu? İlker Çatak Türk olsa da, bir Alman yönetmen olarak lanse ediliyor farkında değil misiniz? Yani yönetmenin tabiiyeti ve ismi dışında ülke zaferi ilan edebileceğiniz, hiçbir şey yok! İşin Aslı astarı; bu adaylık milliyetçi duygularla vatan, millet başarısı ilan edeceğiniz bir hikaye değil. Bu sadece bir İlker Çatak başarısı!

Kınadığın yerden sınar…

Ülkem kınadığını yaşıyor… Yıllardır pavyonlara, pavyon hayatına, Ankara şarkılarına, Ankara oyun havalarına burun kıvıran herkes tükürdüğünü yalıyor. Yıllarca varoş buldukları, aşağıladıkları Ankara havaları dinleyip, kınadıkları pavyondaki kadınlar gibi giyinip, çatır çatır oynuyor. Ey zekasını sevdiğim Yılmaz Erdoğan, ey kıvırmalarını sevdiğim Hazar Ergüçlü siz nelere kadirsiniz. Dilber bir oynadı, milletin 30 saniyede tüm algısını değiştirdi. Cemi cümleye kınadığını yaşattı. Yaşattı yaşatmasına da olan bize oldu. Beceren beceremeyen, yakışan yakışmayan kim varsa oynuyor. Bir de utanmadan bunu sosyal medya hesaplarından paylaşıp hepimize izletiyorlar. Bıktık, yıldık valla…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...