İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ZORBA AKRANLAR

YAYINLAMA:

Danışmanlığını yaptığımız bir ailenin çarpıcı hikayesi, bu konudaki sıkıntıyı göz önüne seriyor. Şimdi evladı akran zorbalığına maruz kalmış bir anneye kulak verelim:

“Bizim sıkıntımız 9. sınıfın sonunda ortaya çıktı. Oğlum çok başarılı bir öğrenciydi. Liseye giriş sınavında güzel bir başarı gösterdi. Ve İstanbul’da başarısı kanıtlanmış, bilinen bir liseyi kazandı.

Okula uyum sağladı. Öğretmenlerini sevdi. Dersleri iyiydi. Okula başladığından beri verdiğimiz haftalık harçlığı bir süre sonra yetmemeye başladı. Her şey artıyor demek ki yetmiyor düşüncesiyle harçlığını arttırdık. Fakat bu da yetmedi. Okulun yemekhanesine gittiği halde daha fazla para istemesi dikkatimizi çekti. Eşimle birlikte oğlumuzla konuştuk ve korkunç gerçeği öğrendik.

Son sınıflar, gözlerine kestirdikleri yeni öğrencilere zorbalık yapıyorlarmış. Okuldaki düzeni aktarıyoruz bahanesiyle benim oğlumdan da birçok isteklerde bulunmuşlar. Tarihi okulun ağaları edasıyla bazı kurallar olduğunu ve bunlara uyulması gerektiğini söylemişler. Mesela lavabo, kantin ve yemek sırasında öncelik büyük sınıfların. Üst sınıftaki öğrencilerin kız arkadaşlarıyla yakınlaşmak yasak. Bazı ortak etkinlikler ve harçlığı yetersiz öğrenciler için para toplanır. Öğretmenlere şikâyet asla olamaz…

ÖĞRENCİ DİZİSİNDEKİ GİBİ

Aslında o zaman oğlum durumu aktarmıştı. Biz büyük sınıflara ağabeylik ve ablalık sorumluluğu verildiğini düşünmüş, bundan mutlu bile olmuştuk. Ama sonradan öğrendik ki bu tam anlamıyla bir akran zorbalığıymış. Hatta bunlar bir çete gibi hareket ediyormuş. Alt sınıfların kendi aralarındaki kavgalarda araya girip kendilerince suçlu tarafa para yahut iş cezası veriyorlarmış.

İlginçtir o dönemde buna benzer bir dizi vardı. Dizide liseli öğrencilerin birbirleriyle ilişkileri, mücadeleleri, kavgaları işleniyordu. Tam dizideki gibi bunlar da öğrencileri parsellemişler adeta. Çete üyeleri okula ve öğretmenlere karşı son derece mütevazi, iyi ve çalışkan bir profil çizerken kendinden küçüklerin davranışlarını kontrol eden ezici bir düzen kurmuşlar.

Oğluma önce bazı işler vermişler. Sonra kendi işlerini yaptırmışlar. 12. sınıftan bir öğrencinin kız arkadaşının ödevini yaptırmışlar hem de birkaç kez. Sonra parası yetmeyen öğrencilere veriyoruz diyerek çocuktan para istemişler. O da okulun geleneği diye iyi niyetle vermiş. Bu kurallara uymayanları önce uyarıyor, sonra sıkıştırıyor sonra da bildiğiniz dövüyorlarmış. Bizimki isteneni yaptığı için şiddete maruz kalmamış.

Okul idaresinin duyumlar aldığını ama konunun bu kadar ileriye gittiğinin farkında olmadığını öğrendik. Onlar da daha sıkı biçimde izleyince çetenin üyeleri ciddi bir uğraş sonucu okuldan uzaklaştırıldı. Çok zor bir süreç yaşadık. Bu çocukların velileriyle karşı karşıya geldik. Hatta çocuklardan birinin avukat annesinin okula dava açtığını öğrendik…”

BAŞARILI İNSAN, İYİ İNSAN

Dünyada olup bitenlerden en çok etkilenenler kuşkusuz çocuklar ve gençler. Yetişme çağında olan bu masum beyinler, çevrelerinde yaşananları yetişkinler kadar süzemezler. Oluşum halindeki bu kişilikler, aile ve okul gibi yakın çevrelerinde yaşanan bireysel ve toplumsal olaylardan, dünyadaki savaşlardan, izledikleri görüntülerden en çok ve en hızlı etkilenen gruptur. Algı ile olgu ayrımında çocuk ve gençler çok zorlanırlar. Çünkü onlar dünyanın olumsuzluklarının masumudur.

Akran zorbalığı; bazı çocuk ve gençlerin zayıf gördükleri arkadaşlarını maddi, fiziksel ve duygusal yönden olumsuz etkilemeleridir. Burada kendine güvenen güçlünün, çevresindeki akranlarına söz ve davranış hakkı tanımaması, onlara tekrarlanan fiziksel ya da psikolojik istismar ya da şiddet uygulamasından söz ediyoruz. Mahalleye yahut okula yeni gelen çocuk, akranları tarafından zorlanabiliyor. Bazen geniş ailelerde de bu duruma rastlayabiliyoruz.

Zorlama; çanta taşıtmak, gözcü olarak kullanmak, postacılık yaptırmak, ödevini yaptırmak, telefonunu kullanarak oyun oynamak ve sanal sitelere girmek vb. küçük davranışlarla başlar. Zorbalık, zamanla onun parasını almak, okulda yasak davranışları ona yaptırmak, ona tacizlerde bulunmak, itiraz ettiğinde şiddete başvurmaya kadar gidebiliyor. Tekil ya da grup halinde yapılan zorbalıklarda siyaset yahut dini konular da kullanılabiliyor.

Akran zorbalığı benzer davranış alışkanlıklarını içermekle birlikte her toplumun kendi kültürüne göre şekilleniyor. Örneğin batı toplumlarında akran zorbalığında maddi içeriklerin doğu toplumlarında ise daha çok duygusal içeriklerin şiddete eşlik ettiğini görüyoruz.

Çocukların akademik başarılarını izlemek gerekli ve önemlidir. Ancak daha da önemlisi onların kişilik gelişimleridir. Çocuk yetiştirirken, başarılı insan olmaktan önce iyi bir insan olmaları yönünde bir çaba gösterilmesi çok mühim. Yani ne başardıkları kadar nasıl bir insan oldukları da önemlidir. Gelişme çağındaki çocuk ve gencin kimlerle arkadaşlık yaptığı, kimlerin duygu ve davranışlarıyla beslendiğinin yakından izlenmesi şarttır.

(Devam edeceğiz.)

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...