İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Doğruya da doğru yanlışa da doğru

YAYINLAMA:

Gazetecilik mesleğine gönül verdiğim çaylaklık dönemim Çatalca Belediye Başkanı Gülay Atığ zamanıdır. Sonra İ.Fırat Aykut, İsmail İp, Cem Kara, Mesut Üner ve şimdi Erhan Güzel ile gazetecilik serüvenim devam ediyor. (Vekalet eden belediye başkanlarını saymıyorum.) Sosyal medyanın hayatımıza girmesinin ardından daha çok okuyucu ile etkileşim içinde oluyoruz. Sosyal medya öncesi yazılarımızı saman kağıdına yazar, siyah beyaz filmleri banyo edip otobüse binip baskı için gazete merkezine koşuştururduk. Gazete okuru, abone sayısı belliydi. Siyasetle ilgilenenler, Siyasi Partiler, STK'lar, gündemi takip edenler ve bazı esnaflar gibi...

Yani anlayacağınız mesleki geçmişim eskiye dayanır, kaç başkan geldi, geçti. Oncu buncu olsaydık bugüne gelemez silinir giderdik herhalde. Ayrıca herkes gibi benimde siyasi bir görüşüm var ve bu güne kadar hiç saklama gereği duymadım. Atatürk'ün ilke ve inkılaplarına bağlı biri olarak uzun yıllardır CHP'nin üyesiyim. Ancak bu benim şahsi siyasi görüşümdür. Ayrıca bağlılığım kişilere değil Atatürk'ün fikirlerine olduğu için değişen kişilere göre ideolojim değişmez. Bu bahsettiğim siyasi ideolojim kenarda dursun, meslek yaşamım boyunca mesleki etik gereği tüm siyasi partilere eşit mesafede olmaya gayret ediyorum. Ne CHP'li partilim diye bakıp kayırdım ne de bir başka partiliye haksızlık edip, iftiracı haberler yaptım. İşte bu mesleki etiğe duyduğum saygıyla bu zamana geldim. Yani bizim gazeteciliğimiz sosyal medya ile başlamadı. Kişilerin gelip geçici olduğunu bunca değerli belediye başkanlarımızı uğurlarken çok önceleri anladım. Ve her zaman benim terazim kendi vicdanım oldu. Rüzgar nereden eserse oraya dönmedim. Gazeteciliğin kendi çıkarlarını önde tutmak değil, toplum çıkarlarını gözetmek olduğunun bilincinde olarak güçlünün yanında olmak değil toplumun yanında, doğrunun yolunda olmak felsefesini korudum. Bu mesleği yaparken de doğruyu yapayım diye az bedelde ödemedim. Kaç mahkeme gördüm sayısını bilmiyorum. Gerçekleri yazdıkça, yalakalardan olmadıkça, taraf tutmadıkça bazen bertaraf oldum ama hiç eğilmedim hep dik durdum. Şimdi bakıyorum da ne çok gazetecilik dersi veren var sanki hakları varmış gibi... Sanki bedel öderken birlikte bedel ödemişiz gibi. İşte orada durun demeyi de bilirim öyle güçlenince sesi çıkanların sesi bana ulaşmaz. Her zaman doğru sözü esirgemeyenin sözünü önemserim. Daha kaç başkan uğurlarım bilmem ama bir başkanın tarafında var olup diğer gelenle yok olanlardan değilim.

Bu da son sözümdür taraf olup toplum için doğru olana görmezden, duymazdan gelirsem bunca yıllık mesleki geçmişime ihanet olur ve ben kendi vicdanıma bunun hesabını veremem. O nedenle siz benden duymak istediklerinizi değil sadece benim vicdan süzgecimden geçmiş doğruları duyabilirsiniz. Bir tavsiye olsun okuyucuya, okuduklarınıza önce insani değerlerinizi devreye koyarak okuyun, değerlendirin çünkü bakıyorum da tek odağınız partili gözüyle bakmanız. Malesef ki ülkenin en büyük sorunu sadece partili olarak konuları değerlendirmek, doğru ya da doğru yanlışa da doğru diyerek tamamen savunma bilinciyle yaklaşıp hiç ileri gidememek.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...