İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BU MİLLETİN MUTBAĞI VAR

YAYINLAMA:

Refik Halid Karay'ın bu sözlerine pek katılmadığı anlaşılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kendi YouTube kanalında yayınladığı "Ayhan Sicimoğlu ile İstanbul lezzetleri" adlı 'belgesel-dramanın' sunuş yazısında, "Film, yemeğin milletlerle ilişkili olduğu fikrine meydan okuyor." ifadesini kullandı.

Beş gün önce, yapımın paylaşımının hemen ardından, Finansal Güvenlik Stratejisti Selva Tor'un, sosyal medya hesabında eleştirilerde bulunmasıyla dikkatimi çekti; İmamoğlu'nun tanımıyla, "İstanbul'un zengin mutfak mirasını inceleyen etkileyici belgesel-drama."

'TÜRK' MUTFAĞI YOK

Ayhan Sicimoğlu’na yaptırılan filmde 'Türk mutfağının yeterince temsil edilmediğini' savunan Selva Tor, “Sorun, Ayhan Bey’in İstanbul Lezzetleri programında bir defa ağzına ‘Türk Mutfağı’ ifadesini almaması.” diyordu.

Tor, eleştirisinde İmamoğlu’nun kamu bütçesinden finanse ettiğinin anlaşıldığı yapımını iki kez izlediğini belirterek, “Maksadınızı, bu yapımla vermek istediğiniz mesajı anlamakta zorluk çekmedik çok şükür.” ifadesini kullandı.

Ben de birkaç kez izledim ki, bir hataya düşmeyeyim.

Gerçekten de 1 saat 16 dakika 57 saniyelik belgesel-dramada sadece bir kez 'Türk' kelimesi kullanılıyordu.

Onda da hemen araya giren Sicimoğlu, "Ama Fransız değil mi, etki..." sözüyle konuyu dağıtmayı başarıyordu.

Tor, İmamoğlu'na bir de çağrıda bulundu:

"Tavsiyem, derhal bu yayını kaldırıp, yerine, kendi cebinizden masrafını karşıladığınız İstanbul’un lezzetlerinin yeniden ve eksiksiz ve Türk Mutfağı imgesi ve adı altında yeniden yapımını üstlenmenizdir."

SÖZ KONUSU BELGESEL OLUNCA

Belgesel-drama denince, özen, hassasiyet, dikkat, "malzemenin gerçek ve belgeye dayanması" olmazsa olmazdır.

Bu belgeselde, sevgili Vedat Başaran'ın ellinci saniyede, -cildini de göstererek- "Kitapların kitabı 'Aşçı Mektebi', Mehmet Şevket Efendi… Böyle bir kitabı 1910'larda yazmak büyük bir macera…" ifadelerini kullanması ve de Ayhan Sicimoğlu'nun, "Aşçı Mektebi mi bu?" vurgusu sonrası sohbetin devam etmesi anlaşılır gibi değil.

Sözü edilen 'Aşçı Mektebi', ilk kısmı 1920’de İstanbul Hilal Matbaası’nda, diğer kısımlar ise 1925’te aynı şehirdeki Kader ve Suhûlet matbaalarında basılan ve Ahmed Şevket tarafından kaleme alınan eserdir.

Ayhan Sicimoğlu'nun o anda anlamadıysa da sonraki izlemelerde fark ederek, konuğunun dil sürçmesi ya da kamera psikolojisinden kaynaklandığını düşündüren ilgili bölümü mutlaka bir kez daha çektirmesi gerekirdi.

İSTANBUL VE TÜRK MUTFAĞI

Pek çok yerde dünyada üç büyük mutfak olduğunu, bunların da Çin, Fransız ve Türk mutfağı olduğunu okursunuz ki, gerçek.

Bir başka gerçek de Türk mutfağının ve İstanbul yemek çeşitliliğinin, tarihsel süreç içerisinde birçok etnik grup, bölgesel farklılıklar ve tarihî olayların etkisiyle şekillendiğidir. Bilimsel araştırmalar da bunu destekler.

İstanbul yemek çeşitliliğini anlattığınız bir belgesel yapıyorsanız, zengin Türk mutfağını yok saymanız sırf bu yüzden dahi kabul edilemez.

Hele hele, elinizde Tanzimat’tan beş yıl sonra Eylül 1844'de ilki, halk tarafından ihtiyaç duyulduğu için 1844-1888 yılları arasında altısı taşbaskı ikisi de tipo olarak sekiz kez basılmış, Mehmed Kâmil'in Melceü’t-Tabbâhîn - Aşçıların Sığınağı gibi bir eser varsa…

Hele hele, 1864 yılında Londra’da basılan Türâbi Efendi imzasını taşıyan A Manual of Turkish Cookery - Osmanlı Yemekleri adlı kitap elinizdeyse…

Hele hele, İstanbul’un gastronomi ve yeme içme alanına ait 64 seçme kitaba ulaşabiliyorsanız…

Selva Tor’un tavsiyesine katılmamak mümkün değil.

Gerçi, ne diyordu MFÖ o unutulmaz şarkısında Ayhan Sicimoğlu için?

"En güzel filmi sen çektin ah

En güzel yemeği sen yaptın

Sen neymişsin be abi.."

(Yazarın notu: 'Mutbağı' kitaptaki şekliyledir.)

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...