İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

YE , DUA ET , SEV SONRA DA UYU

YAYINLAMA:

Adile Naşit, Uykudan Önce programında tüm küçüklere masallar anlatır ve iyi geceler kuzucuklarım diyerek onları uykuya yollardı. Kendisi ilk uyku koçlarındandır diyebiliriz bir anlamda. Adile Naşit’e nereden geldik diyorsanız, henüz gelmedik. Biraz dolaşacağız. Modern insan özgürlüğüne aşıktır. Ne zaman ne yapacağına karışılmasından pek hazzetmez. Komut almak, uygun adım yürümek hoşuna gitmez. Varsa yoksa özgürlüğüdür.

Peki gerçekten gerçek bu mu? Yoksa içi boş bir lakırdı mı?

Ye, Dua Et, Sev dünyayı kasıp kavuran bir kitaptı. Sonra filmi de çekildi. Modern insanın yalnızlığı ve açmazları üzerine kolay tüketilebilir bir formül içeriyordu. Julia Roberts oynamıştı filminde. 5,7 IMDB puanıyla pek de parlak olmayan bir sinematografik başarısı vardı. Ama ne gam? Kendilerine rehber arayan milyonlarca kadın için plajlarda, otobüslerde, plaza katlarındaki ofislerindeki salatadan müteşekkil öğle öğünlerinin yanında hep bu kitabı okudular. Basit bir kitap mıydı? Evet. Belki de seviyesi edebi açıdan yerlerde geziyordu. Ama milyonlarca kişi kitabı okudu ve kitap gerçekten fenomen oldu. Yazarı da... Elisabeth Gilbert, bu kitabın başarısının ardından birçok konuşmaya çıktı ve TED konuşması da beğendiğim konuşmaları arasındadır. En azından konuşmasında Ye, Dua Et, Sev demiyor. Modern insan kendinden kaçtıkça kendini anlatanlara yaklaşıyor. Herkesin karmaşık gördüğü olayları basitleştirenler el üstünde tutuluyor. Derdimizi 140 karakterle anlatabiliyorsak, mutluluğumuzu yediğimiz yemeğin fotoğrafının içine sığdırabiliyorsak başarılıyız demektir.

Gelelim “Uyu kısmına. Uykuyu çoğu kişi sever. Uyku hakkında iki temel tez vardır. Fazla uyumak tembellere mahsustur ve uykuyu terk etmek erdemdir. Diğeri ise verimli olabilmek için yeterince uykuya ihtiyacımız vardır. Modern insan uyarıcıların çoğalmasıyla birlikte uykuyu kaçırdı. Gece yarılarına kadar televizyon izledi. Televizyondan sıkıldı sosyal medyaya daldı. Sonra sabah gitmesi gereken işe geç kaldı. Diğer bir deyişle, yedi, dua etti ve sevdi ama tüm bunları gözlerini ovuşturarak yaptı. Sonra birisi çıktı ve Elizabeth Gilbert gibi dedi ki: “Siz ne yapıyorsunuz? Uyumak güzeldir, neden tadını çıkar mıyorsunuz?” Bunu sen ben dersek tembel oluruz ama Huffington Post’un kurucusu meşhur Arianna Huffington söylerse tüm dünya için aydınlanma anıdır. Arianna muhtemelen Elizabeth’in kitabından ilham almıştır. Uyku deyip geçmeyin, kocaman bir endüstriden söz ediyoruz. Kitapların yanı sıra akıllı telefonlar için uyku uygulamaları, televizyonlarda uyku programları (işte Adile Naşit’e geldik), konuşmalar, seminerler ve rahat uyku setleri derken devasa bir endüstriden söz ediyoruz. Arianna’nın Uyku Devrimi kitabı işte bu devasa zincirin önemli parçalarından biri. Bu yaz tercümesi yetişirse herkesin elinde Uyku Devrimi kitabını görebilirsiniz. Gelecek sonbahar bir yatak firmasının sponsorluğunda Arianna’yı İstanbul’da dinleyebilirsiniz. Televizyonları açtığınızda uyku koçlarının kendilerinin reklamını yaptıkları sağlık programlarına denk gelebilirsiniz. Telefonunuzda kaliteli uyumayla ilgili bir-iki uygulama bile görebilirsiniz. Ama siz tüm bunları boş verin. Uyumak gibisi yoktur. Tüm bunları boş verin, hatta bu yazıyı bile boş verin ve gidin uyuyun.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...