İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

TEKNOLOJİ ŞİRKETLERİYLE MEDYANIN İLİŞKİSİ

YAYINLAMA:

Teknoloji şirketleri ile teknoloji basını arasında nasıl bir ilişki olduğunu biliyor musunuz? Dünya normlarında şirketler, gazetecileri yeni ürün veya hizmetlerinden haberdar ederler. Ürünün gazeteci tarafından denenmesini sağlarlar. Gerekli teknik bilginin gazeteciye iletilmesi konusunda da olabildiğince yardımcı olurlar. Peki bu gazeteci – teknoloji şirketi arasındaki ilişkinin Türkiye’de nasıl yürüdüğünü hiç düşündünüz mü? Burada “gazeteci” derken yeni medyanın süper starları konumundaki sosyal medya fenomenlerini ve blog yazarlarını kast etmiyorum. Çünkü işin o tarafındaki ilişkiler sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada “tamamen duygusal” düzeyde ilerliyor. Parayı alan sosyal medya fenomeni veya blog yazarı, hiç anlamadığı bir konuda ahkam kesebiliyor, takipçilerine o ürünü “pazarlamak” için bin bir takla atabiliyor.

Genç teknoloji editörleri

Ülkemizde teknoloji yayınları ile teknoloji şirketleri arasındaki ilişki de mümkün olduğunca çıkar çatışmalarından arındırılmış durumda. Özellikle karşılarındakilerin “genç teknoloji editörleri” olduğunu çok iyi bilen deneyimli halkla ilişkiler şirketleri, iletişimi belli bir seviyede tutmak için çabalıyorlar. Ama teknoloji şirketlerinin satışa odaklı profesyonelleri, medyada daha fazla görünebilmek ve sorumlusu oldukları ürünle ilgili “genç editörleri” etkileyebilmek için zaman zaman alternatif yollar geliştirebiliyor. İlk önce bir yemek veya özel bir görüşme davetiyle başlayan bu “masum” kontak, zamanla yurt dışı gezilere öncelikli davet, kişiye özel hediyeler, editörün işvereni ve okurları gözünde prim yapmasını sağlayan özel haberlerle devam ediyor. Sonuç olarak da “markanın editörü” haline gelen, marka tarafından beslenen bu “genç editörler” kendilerine “iyi davranan” markanın ürünlerine yayınlarında daha fazla yer verebiliyorlar. Hatta en yakın rakibin benzer ürünüyle kıyaslamalar yapıp tamamen öznel görüşlerini genele yaymaya da çalışabiliyorlar.

İşlerin nasıl yürüdüğünü bu kadar anlattıktan sonra gerçek bir örnek vermemek olmaz. Ülkemizde “kendi medyasını yaratma” konusunda rakiplerinin bir adım önünde gitmeye çalışan markalardan ilk akla geleni ise LG Türkiye. Özellikle cep telefonu pazarındaki muazzam rekabeti aşabilmek için hırslı “genç editörleri” itinayla seçen LG yetkilileri, Türkiye’de satışa çıkartmadıkları (Nexus gibi) cep telefonu modellerini bile “kendi editörlerine” hediye edebiliyor. Böylece bazı teknoloji editörleri hem okurlarının gözünde çok özel bir telefonu ilk inceleyen olarak etiketlenirken, LG’nin Türkiye pazarına yeni sürdüğü G5 modelinin tanıtımı için de özel ama gizli bir anlaşma yapılmış oluyor. Yurt dışı lansmanlara veya şirket gezilerine özel olarak davet edilen “genç editörler” de LG’nin gösterdiği bu iyi niyeti karşılıksız bırakmıyor ve markanın markalı cep telefonlarına yayınlarında fazlaca yer veriyorlar. Alan memnun, veren memnun…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...