İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

KIRILAN KOL YEN-DEN ÇIKAMIYOR SAYEMİZDE

YAYINLAMA:

“Sözde” itirafçı kendince bir şeyler anlatıyordu fakat ne anlattıkları ne de mantık süzgecim bir türlü beni ikna edemiyordu söylediklerine çünkü zihnimin derinliklerinden beliren varsayımları ince eleyip sık dokuyordum. İlk günlerde takip ettiğim basın ve medya paylaşımlarını nedense sonradan bırakmıştım çünkü olay giderek Narin’den çıkmaya ve farklı yerlere gitmeye başlamıştı.

Narin’in ailesi, köyü, yakın köylüleri, hemşehrileri derin bir sessizlikte iken ve bir kesim de aileyi koruma altına almaya çalışıyorken şehrin dışındakiler alabildiğine konuşuyordu, yazıyordu, paylaşıyordu. Kimi siyaseten bir yere çekmeye çalışıyordu olayı kimi de kendi tahminlerini gerçekmiş gibi yayınlıyordu. Ve maalesef günler içinde öyle bir yere vardı ki ekranların hali, jandarma ve yargı kademelerinin sorgu aşamasında elinde büyük bir güç olabilecek verilerin yol haritalarını paylaşılıp boşa düşürülmeye başlandı.

Meta’dan telefon yazışmalarını bekliyoruz diyen yetkililere karşı ekrandan yapılan yayınlarda konuşan uzmanlar “böyle bir şey imkansız yazışmalar döndürülemez” diyordu. Buyrun buradan yakın, çözümü! Evet bu kez kırılan kol ısrarla yen içinden çıkmaya, sesini duyurmaya, başka kollar kırılmasın diye çaba göstermeye çalışıyordu fakat sosyal medya-basın-medya kullanıcıları bu koldan çoktan vazgeçmişti ve hırsla “en önce ben yayınlamalıyım, en çok ben bilmeliyim, en fazla ben izlenmeliyim” derdine düşmüştü.

Zavallı Narin’in cenaze günü de maalesef utandık insanlığımızdan. Kimi kocaman tabutun, kimi tabutun üzerine bırakılan gelinliğin, kimi takımının formasının, kimi görevini yapan muhabirlere saldırmanın, kimi de “cenazeye katılım sağladık şimdi de hatıra fotoğrafımızı çekiyoruz” gösterişinin peşindeydi. Ah ah nerede kaybettik vicdanımızı, acı eşiklerimizi, sağduyumuzu!

Velhasılı kelam bir anne ve duyarlı bir insan olarak zihnimdeki birkaç ihtimal eşliğinde Narin dosyasının bir an evvel aydınlanmasını istiyorum fakat bunu isterken ne güvenlik güçlerinin ne de yargı mensuplarının ilk/asıl yetkili olduğunu unutmuyorum, ellerindeki verilerin gizliliğine saygı duyuyorum, benimle paylaştıklarıyla yetiniyorum, süreci olumsuz yönde etkileyecek söylem ve davranışlarda bulunmuyorum…

Son olarak şunu söylemek istiyorum; Öyle görünüyor ki Narin cinayeti bölgedeki aşiret, siyaset, güç dengeleri, baskılar, bürokrasi işleyişi, sosyolojik eşikler ve daha nice başlığa önemli bir neşter vuracak… Özetle Narin cinayeti bölgede yeni bir miladı başlatabilir…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...