İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

''HADİ ŞÖYLE BİR KASET KOY DA NEŞELENELİM , SEMRA''

YAYINLAMA:

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Prof. İbrahim Kalın "Seni Mene Vermez İse'' ve ''Elif Bacı'' adlı iki eser besteledi. Kültür sanatla siyasetin kesişim noktası. Güzel. İbrahim Kalın’ı Bülbülüm Altın Kafeste’yi çalıp söyleyen bir yorumcu olarak bilirdim. Bestekar kimliğini yeni öğrenmiş olduk. Biraz geriye gidelim. Osmanlı dönemine. “Sultan Abdülaziz 1867’de Kraliçe Viktorya’nın davetlisi olarak Londra’yı ziyaret ettiği zaman Kraliçe’nin askeri bandoları Padişah’ı kendi bestesi olan La Gondole Barcarolle’u çalarak karşıladılar.”

İsmine bakınca İtalyan görünen bir besteyi yapan kişi Osmanlı sultanı. Nereden bakarsanız bakın ilginç bir fotoğraf. İtalyanlar için onur vesilesi olmuştur. 1934’te İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, 8 ay süre ile radyolarda alaturka müzik yasakladığında sultanların yaptığı batı formundaki bestelerden haberi var mıydı, bilmiyoruz. Alaturka müziğin yasaklanma nedeni milleti karamsarlığa sürüklemesiymiş. Millet iç karartıcı müziklerle hayata küstüğü için halkın mutluluğunu esas alan yönetim doğru müziği seçmeye karar vermiş. Müzik ruhun gıdasıdır demişler. Doğru mudur? Meşrebimize göre değişir. Lakin bildiğimiz şey müziğe karşı kayıtsız kalamayacağımızdır. Alaturka müzik yasaklanınca bizim neşeli “gaydırıguppak” türküler de nasibini almış. Olur bazen öyle şeyler deyip fazla üstünde durmamak lazım. Müzik zaman zaman ülke gündemine farklı vesilelerle gelir. Tartışmalar alev alır.

Mesela..

Şehit Cenazelerinde Chopin mi çalın malıdır? Cumhuriyetin müziği Batılılaştırmak hedefinin bir mahsulü olan bu uygulama yıllar geçse de halkın pek içine sinmez. Arızi bir durumdur. Diyanet İşleri Başkanı Chopin yerine Itri çalınsın teklifinde bulunmuştu. Çünkü cenaze törenleri böyle zulüm görmemişti. Allah Allah diye şehadete yürüyen şehidi hayatında dinlemediği Chopin’le son yolculuğuna uğurlamak akıl karı değil. Kefensiz gömülen şehitlere smokin giydirerek toprağa vermeyi düşünmek gibi bir şey. Köy çocuklarına piyano çaldırarak içlerindeki aşağılık kompleksini gidermek istemek de hazin bir durumdur.

Alaturka sazları devletin uzunca bir dönem yok sayması da... Müzik Türkiye’nin kendisi olmaktan nefret etmesinin cisimleşmiş örneğidir. Neyse ki bu deli gömleğini çıkarmak için gerekli olan özgüven yavaş yavaş yerine geliyor. Geçen gün Özel Harekatı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yapılan gösteride mehterin hücum marşı çalıyordu. Müzik mühim. Müzik mesajdır. Nerden beslendiğinizi, sadakatinizin nereye olduğunu gösterir. Müzik ruhun gıdasıdır diyenlerdenseniz, ruhunuzu organik şeylerle beslemek daha faydalı olabilir. Yoksa kendinizi Avusturya sarayında Japon halk türküleri söylerken bulabilirsiniz. Yüzyıllar sonra torunlarınız bile bu yaptığınıza anlam vermekte güçlük çekebilirler. Yine biraz geçmişe dönelim: İkinci Boğaz Köprüsü’nün açılışı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal arabayla köprüyü geçerken ne diyordu Semra Hanım’a: “Hadi şöyle bir kaset koy da neşelenelim, Semra” Meraklısına bir not: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş, Osmanlı sultanlarından 2. Bayezıd, 4. Murad, 1. Mahmud, 3. Selim, 2. Mahmud, Abdülaziz ve Vahdeddin Hana ait 12 besteyi tek albümde bir araya getirmişti. İsmi, Padişah Bestekârlar.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...