İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Münacat

YAYINLAMA:

Birçok kez çaldığımız kapılar yüzümüze kapansa da yalnız O'nun kapısı sonuna kadar bize açılıyor. Kalbimizden geçenleri bildiği halde bizi dinliyor duâlarımıza icabet ediyor. Onun muhabbetini iliklerimize kadar hissederken kırık dökük birkaç kelimeyle halimizi arz ediyoruz. Bazen de ne söyleyeceğimizi bilemiyoruz. Sonra Yunus Peygamber'in duâsı geliyor hatırımıza. 
  
 İnsanın bütün sevdiklerinden ayrılıp kabre girdiği zamanı hatırlatan mağrib vaktinde bu münâcatı okumak ölüm sekeratında bize yardım eder diye umut ediyoruz ve  hakiki tevhid dersini bu münâcattan alıyoruz. Dünya denizinin dalgaları hükmünde olan hadisâtın içinde boğulmaktan kurtuluyor ve nefsimizin kusurlarını fark edip istiğfar ederek günahlarınızdan bağışlanma diliyoruz.

    Her şeyden Cenab-ı Hakk'ın nuruna bir pencere açılır. Bu bir çiçek olur, bir ağaç olur. Başımıza gelen türlü türlü hadiseler de olur. Bu hadiselerin içinde Allah'ın rahmetini, hikmetini, adaletini görmek O'nun esmâsını okumak gerekir. Hakiki tevhid her şeyde Allah'ın imzasını görüp O'nun nuruna pencereler açarak ulûhiyetinde ve rububiyetinde ona şirk koşmamaktır. Uluhiyeti noktasında Allah'ı birlediğimiz halde rububiyetini sebeplere taksim edip bilmeden Allah'a şirk koşuyoruz. Ehl-i iman olduğumuz halde dilimize şirki işmam eden cümleler düşüyor. Şifayı doktora, ilaçlara; yağmuru bulutlara; rızkı patrona paraya; depremi fay hattına veriyoruz. Sebepler bir perdedir. Tesir Allah'tandır. Nasıl ki, bir sanatkârın eserini sahiplenemiyorsak veya başkasına vermiyorsak Rabb'imize ait olan hususiyetleri de sebeplere taksim edemeyiz. Bu bir zulümdür. Rabb'imiz müşrikleri affetmeyeceğini söylüyor. Kur'an'da.
   
  Müşrik deyince helvadan put yapıp O'na tapıp sonra da onu yiyen cahiliye Arapları geliyor hatırımıza. Onlara şaşırıyoruz.. Veyahut fare, yılan, inek, fil, uçan kaçan her şeye tapan Hindular geliyor. Halbuki para, makam, şöhret, evlâdımız eşimiz.. Rabbimiz'in yerine koyduğumuz yüzlerce rab var farkında değiliz veya şirki hatırlatan sözlerimiz mevcut. Bunlar insanın itikadını tehlikeye sokuyor .

   Yunus (as) gece denize atılıp balığın karnına düşünce karanlıklar içinde kaldığında sebepleri aşıp o sebepleri yaratan Müsebbib-ül Esbab olan Rabb'ine yöneldi. Çünkü o sebepleri de kendisine musahhar edecek, geceye, denize ve balığa hükmedecek yalnızca  O'ydu ve "Senden başka ilâh yok, Seni bütün kusurlardan tenzih ederim, Şüphesiz ki ben zalimlerden oldum" diye yalvararak sahil-i selamete çıktı. Başta iman etmeyen kavmi de sonrasında iman etti.

   Rabbi'miz bizi "Ben sizin Rabb'iniz değil miyim?" diyerek her daim imtihan ediyor aslında. Aczimiz ve fakrımızla bu hadiseler içinde boğulmamak, istikbalimizi kurtarmak ve kusurlarımızın da affedilmesini istiyorsak biz de Yunus peygamber gibi hadisatın içinde bu münâcatı okumaya ve zikretmeye muhtacız.
   
   Rabbimiz bu münâcatın hatırına bizi hakiki tevhide eriştirsin.Bilmeden esbabı rab olarak telakki etmekten ve dilimizle bunu ikrar etmekten bizi muhafaza eylesin. Karanlık istikbâlimizi Kur'an'ın mehtabıyla nurlandırsın. Kur'an'ı Hakimin tezgâhında yapılan hakikat-ı İslamiye olan manevi sefineye bindirip sahil-i selamete ulaştırsın. Yolculuğumuz sırasında başımıza gelen sıkıntıların altında Allah'ın rahmetini görmeyi nasip etsin. Nefsimizi Kur'an terbiyesiyle terbiye edip onunla ebedi hayatı kazanmayı nasip eylesin. Âmin!

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...