Bu da aşk!
“Adsız Aşıklar”ı izlemeye başlayınca, Halit Ergenç’i ne kadar özlediğimi fark ettim. Ekranlarda uzun bir aradan sonra geri dönmesi ve bir de bu tarz bir diziyle dönmesi hoş bir sürpriz oldu. Çevremde diziyi izleyenler ya bayıldılar ya da birkaç bölümde sıkıldılar. Yani, dizi hakkında yorumlar kesin bir şekilde ikiye ayrılmış durumda. Halit Ergenç, başarılı bir oyuncu. Bu dizide oynayacağını ilk duyduğumda, kendisini nasıl bir karakterde izleyeceğimi merak ediyordum.
Halit Ergenç ve Funda Eryiğit, alıştığımız rollerden uzak, bambaşka karakterlerle karşımıza çıkıyorlar. İlk başlarda biraz uyumsuz gibiydiler ama kısa süre sonra her şey yerli yerine oturdu ve dizi daha da akıcı hale geldi. Aşk dizilerine karşı genellikle bir önyargım var, çünkü çoğu klişe ve sıkıcı hikayeler. Ama bu dizi o kalıpların dışında. “Adsız Aşıklar” sıradan bir aşk hikayesinin ötesinde. Hem konusu hem de karakterlerin derinliği açısından farklı bir şey vaat ediyor. Eğer sizde Halit Ergenç’i özlediyseniz ve bildiğiniz aşk hikayelerinden farklı bir şeyler izlemek istiyorsanız, bu dizi tam size göre.
Umut vaat edenlerde…
ATV, yine yeni bir diziyle karşımızda, “Yeni Bir Gün”. Son zamanlarda bu kanaldan çıkan dizilere artık pek umut bağlamasam da bu sefer işler biraz farklı görünüyor. “Yeni Bir Gün”ün fragmanını izler izlemez ilgimi çekti, özellikle oyuncu kadrosu. Ezgi Mola’nın ekrana dönüşü, beni cidden sevindirdi. Masumlar Apartmanı’ndan sonra onu çok özlemiştim. İşin Aslı astarı; anne olduktan sonra, ekrana uzun bir süre ara verir diye düşünüyordum. Ezgi Mola’ya Salih Bademci eşlik ediyor, ki bu ikiliyi bir arada izlemek oldukça keyifli olacak. Bence ikisi birbirini çok iyi tamamlayacak. Bir de Şükran Ovalı var… Onun da şansına, son dönemde oynadığı projeler tek tek erken final yaptı. Ama bu kez Şükran Ovalı da uzun soluklu bir işte yer alacak gibi görünüyor. Dizi İngiliz yapımı “Keeping Faith”ten uyarlanmış. Orijinal yapım, yayınlandığı dönem oldukça ses getirmiş. Eğer bizimkiler bu diziyi yurdum insanının zevkini göz önünde bulundurarak uyarlarlarsa, her hafta reytinglerde üst sıralarda görebiliriz.
Acaba?
Yıllar boyunca sayısız film izledim ama “Piyanist” hep bir numarada kaldı. Roman Polanski’nin yönettiği bu başyapıt, Adrien Brody’nin unutulmaz performansıyla bende derin bir iz bıraktı. Her izleyişimde, hala aynı duyguyu yaşatıyor. Bu filmi tahtından edecek bir yapım henüz izlemedim. Ama şimdi Adrien Brody’nin başrolde olduğu yeni bir film var, “The Brutalist”. Yine II. Dünya Savaşı’nın gölgesinde geçen bir hikaye. Ama bu kez bir piyanistin değil, bir mimarın hayatını anlatıyor. Tematik olarak “Piyanist”e çok benziyor, bu yüzden ister istemez kıyaslama yapacağımı biliyorum. Tabii ki Adrien Brody’nin aynı etkiyi yaratıp yaratamayacağını da çok merak ediyorum. Yani; The Brutalist, 31 Ocak 2025’te Türkiye’de vizyona girdiğinde ya tahtım el değiştirecek ya dev bir hayal kırıklığı yaşayacağım.
