İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Günlerin İzi - III

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Bugün İstanbul'a kar yağdı yağacak derken hafif kar atıştırmalarına tanıklık ettik. İstanbul'da her gün yeni tanıklıklara, yeni dostluk ve taze umutlu baharlara yüzünüz dönebilir. Gözleriniz umutla gönenebilir. Simitçilere, tanımadıklarınıza selamlar verebilirsiniz.   

İstanbul koca bir dünyadır. İkliminden insanına, vapurundan gemisine, treninden uçağına, martısından güvercinine, camisinden minaresine, hanlarından hamamlarına, simitçisinden balıkçısına, Harem’inden Kızkulesi’ne koca bir dünyadır. Sultanahmet'ten Ayasofya'ya, Haliç’ten Kasımpaşa'ya, İstiklal Caddesin’den Mahmutpaşaya, Kapalı Çarşı’dan Galata’ya, Şemsipaşa’dan Hüdayiye, Yahya Efendiden Kuzguncuk’a, Eyüp Sultan’dan Seyyid Nizam'a sayısız kalbimizin tıkırtıları yansır bu koca şehirde. İstanbul koca bir dünyadır: Her attığın adımda sana dokunur, seslenir, gözlerinde masmavi boğazın suları toplanır. Mevsim mevsim değişerek sana en güzel şiirlerini, resimlerini, hikâyelerini ve romanlarını yazdırır. Yüz yüze göz göze bakma fırsatları verir. Bu şehrin insanlarını, dostlarını, sanatçılarını, ustalarını ve üstatlarını tanıtır. Bugün böylesi bir İstanbul günüydü. 

Tasavvuf Sanatçısı Feyzullah Çelebi kardeşimin beraber olma talebi üzerine Bemol Sanat Galerinde buluşup Seyyid Nizam Hazretlerini ziyaret edip bir dost meclisinde dünya ve ahiret dengesinde kaçırdığımız mühim meseleler üzerinde yolculuk yapıp muhabbetimizi koyulaştırdık. Derdimiz birdi, sükûtumuz aynıydı. Saat 15.00' te Feyzullah Çelebi kardeşimizin riyasetinde, Es-Seyyid Gavsü’l-Âzam Seyyid Nizam Hazretleri’nin huzur-u şerifinde bulunma şerefine nail olduk elhamdülillah. Huzurda dua ve niyazlarla gönüllerimizi arındırdık, salavat-ı şerifeler getirdik. Kabri şerifte hatim okuyan annemizin duasına hep birlikte âmin diyerek huzurdan ayrıldık. Kabri Şerif’ten ayrıldıktan sonra Hayri Baraçlı, Murat Salim Tokaç ve bendeniz Hayri Bey'in arabasına bindik. Feyzullah Çelebi’nin yemek davetine icabet etmek üzere Merkezefendi’ye doğru yola koyulduk. Yol boyunca Kunduracı Baba’dan bahis açıldı. Benim tanıma fırsatım olmadı. Hayri Baraçlı Bey ise kendisini yakından tanıdığını ifade edince sohbet; Kur'an ve sünnet, tasavvufun özü olduğundan zahir ve bâtın, iman, amel, takva, ihlas ve samimiyet üzerine sohbet su gibi aktı. Ruhumuza inşirah edip bir seyr ü sülûk gibiydi. Seçil Ofsetin sahibi Selahi Ağabeyimiz de su sırada telefonla sohbetimize muhabbet kattı. 

Yemek sonrası Hayri Baraçlı Bey ile vedalaşıp musafahalaşarak ayrıldık. Yolculuk esnasında Amir Ateş Bey ile telefonda hasbihal eyledik. Mahzun bir edayla: "Bugün sizinle beraber olamadım, hastayım, evdeyim, dua bekliyorum" ifadelerine şifalar diledik. Bu sözleri içimizi burktu lakin gönüllerimizin bir olduğunu, kalplerimizin beraber attığını biliyordum. O da bunu hissetmiş olacak ki, "gönüllerimiz ve kalplerimiz birdir" diyerek bu muhabbeti taçlandırdı. Fakirden de güfte için üç şiir istedi. Bir sohbetimizde Seyyid Ahmet Cemil Üstadımızın grip ve nezle ile ilgili şunu söylediklerini hatırlıyorum: "Grip ve Nezle Allah'ın kulunun vücudundaki mikropları ve iltihapları temizlemek üzere gönderdiği bir nimetidir". Dualarla, iyi temennilerle sağlık ve afiyet temennilerimle telefonu noktaladık. Yolculuk esnasında Feyzullah Bey, bana dönerek: "Recep Abi, Yasin Hatipoğlu Üstadı bir araya bilir misin" diye ricada bulundu. Telefonu açan Yasin Ağabey, yorgun ve bitkin bir ses tonuyla ama gönülden bir memnuniyetle karşılık verdi. Derin bir duygusallık içinde dualar ettik ve şu şiirini bizlerle paylaştı: 

"Defter dürülünce bir gün dürülür defteri ömrün, Savaşın anlamı kalmaz... Dostlar götürür kabrine, ekmekle aşın anlamı kalmaz. Yalnız bırakırlar seni, Münker ve Nekir sorguya başlar, Bundan öte kabrindeki zümrütlü taşın anlamı kalmaz. Kiminde güller açar, kimi var küskün ölür. Kimi Allah dostudur, melekten üstün ölür. Hiçbir şey bâkî değil, herkes ölümü tadar, Rabbimden emir gelir, ölüm de bir gün ölür..." 

Bu mısraları işittiğimizde kalplerimize derin bir hüzün çöktü. Feyzullah Bey, büyük bir hürmet ve muhabbetle Yasin Abi'ye teşekkür ederken Abdülkadir Geylani Hazretleri’nden şu sözünü hatırlattı: 

"Garip olmak güzeldir. Allah ve Rasûlü gariplerle beraberdir. Ehlullah da garipleri sever." Bu sözlerle muhabbeti noktalarken, duygular gözyaşlarına dönüştü. Evliyaların, Allah dostlarının himmeti, sevgisi ve muhabbeti üzerimizde daim olsun diyerek telefonu sırladık. Yolda sohbetin devamında içindeki muhabbeti dile getirerek, "Recep abi, Hayri Abi’yi çok sevdim. Böyle devlet erkânının, büyüklerimizin sayısını Rabbim çoğaltsın" diyerek güzel temennilerde bulunduk. Samimiyet, idrak ve tefekkür iç içeydi. 

Maltepe’de Bemol’e vardığımızda Feyzullah Bey kardeşim derin bir hissiyat içinde şu mısraları söyledi: 

"Bir dost gördüm koşar dosta, 

Dost varır şimdi huzura, 

Geldi âşıklar meydana, 

Bu meydan mekteb-i irfan..." 

Feyzullah Çelebi’nin bu dörtlüğü gün boyu yaşadığımız manevi hâlin özetiydi. Gönüllerin dostu Allah ve Rasûlüne varan yolları hatırlattı bu kutlu sohbet. Derin muhabbetin ve tefekkürün içinde olmak, dostlarla aynı mecliste bulunmak ve gönülden gönüle bir ırmak gibi akmak nasip oldu şükür. Akşam namazını Bemol Sanat Galerisinde huzur içinde eda edip, muhabbetin bereketiyle hafiften yağan kar altında yola revan oldum. Saat 22.52'de telefonum çalıyor, “Çelibi Üstadım buyurunuz"; Samimi ve sıcak bir ses tonuyla: "Recep abi, şu anda hocam Ahmet Cemil Efendi’nin yanındayım. Kendilerini ziyarete geldim. Bugünkü ziyaretiniz nasıl geçti" diye sorarken, bir taraftan da gözlerindeki muhabbet, içtenlik ve mütebessim haliyle kucakladılar. 

“Efendim, sizce mâlumdur” dedim. Üstadımız Ahmet Cemil Efendi’nin şu sözlerini naklettiler: "Evladım, çok insanlarla tanıştım, ancak bugün sizinle beraber olamadım. Siz Seyyid Nizam Hazretleri’nin makamından ayrıldıktan sonra, şöyle ifade edildi: “Seyyid Ahmet Cemil Hoca Efendi, çocuklar huzura geldiler. Feyzullah evladımız Hayri Baraçlı kulunu getirdi, bu benim çok hoşuma gitti. Kalbi temiz, gönlü temiz, muhabbet ehli”. Elhamdülillah bu sözler derin bir duygu ve muhabbet içinde Feyzullah Bey de aynı hissiyat ile "bende çok duygulandım ve çok sevindim. Rabbim onu muhafaza eylesin” diye mırıldandılar. Ben de bu güzellik karşısında sadece “Maşallah, maşallah” diyebildim. Gıyabında güzellikler bahşedilen bu muhabbete, dualarımızla iştirak ettik. Hayırlı geceler temennilerimle telefonu kapattık.   

Bugün yaşanan her an, gönlümüze nakşolunan bir hatıra oldu. Rabbim, muhabbetimizi, dostluklarımızı daim eylesin, gönüllerimizi birbirine bağlayan o nurdan ipi hiç koparmasın. Amellerimizi, bütün eylemlerimizle kardeşliğimizi rızasına müteallik kılsın. Âmin. Âlemlere rahmet, Hz Muhammed Mustafa’ya salavat ile Allahumme salli ala seyyidina ve Nebiyyina Muhammed ve ala ali Seyyidina Muhammed. Şaban ayımız mübarek olsun. Ramazana ulaşmayı rabbim lütfetsin. 6 Şubat 2023 depreminde onbir şehrimizdeki vefat eden, şehadete yürüyen kardeşlerimize rahmet, ailelerine sabır, milletimize metanet temenni ediyorum. Yaraları sarmak için gayret eden Devlet adamlarımıza şükran borçluyuz. Âmin velhamdülillahi rabbil âlemin.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...