Santorini: Masmavi bir cennet, volkanın gölgesinde
Her gezginin ruhunda yer edinen şehirler, kasabalar ya da adalar vardır. Kimi bir sahilin kokusunda huzur bulur, kimi tarihi sokaklarda kaybolmayı sever. Benim için Santorini, bu duyguların hepsini bir araya getiren, her ziyaretimde beni büyüleyen bir yer oldu.
Bembeyaz evleri, mavi kubbeli kiliseleri, volkanik geçmişi ve efsanevi gün batımlarıyla Santorini, yalnızca bir tatil destinasyonu değil, bir ruh halidir. İlk defa Santorini’ye ayak bastığımda hissettiğim şey, bir kartpostalın içine adım atıyormuşum gibiydi. Fira’dan Oia’ya kadar uzanan dar sokaklar, begonvillerle süslenmiş taş yapılar ve Ege Denizi’nin uçsuz bucaksız maviliği… Santorini, insana adeta bir rüyanın içinde olduğunu hissettiriyor. Burada zaman farklı akıyor; sabah saatlerinde Fira’nın pazarlarında yerel halkın telaşını izlerken, gün batımına doğru Oia’nın tepesinde tüm dünyanın nasıl durduğunu hissediyorsunuz.
Gün batımı saatlerinde Oia’nın dar sokakları turistlerle dolup taşar, ancak o an geldiğinde herkes nefesini tutarak gökyüzünün renk oyunlarını izler. Santorini’yi özel kılan sadece manzaraları değil. Adanın mutfağı da en az doğası kadar büyüleyici. Volkanik toprakta yetişen üzümlerden üretilen Assyrtiko şarabı, adanın en önemli lezzetlerinden biri. Geleneksel tavernalarında güneşte kurutulmuş domates, beyaz patlıcan, fava ve taptaze deniz mahsulleriyle Ege mutfağının en özgün tatlarını keşfetmek mümkündür.
Güzel bir içecek eşliğinde gün batımı seyri, Santorini’de yaşanabilecek en romantik ve keyifli anlardan biridir. Tarih ve doğa meraklıları için de Santorini keşfedilecek pek çok sürpriz barındırıyor. M.Ö. 16. yüzyılda volkanik patlamayla kül altında kalmış Akrotiri antik kenti, adeta Yunanistan’ın Pompeii’si gibidir. Burada bulunan kalıntılar, geçmişin görkemini gözler önüne sererken, aynı zamanda Santorini’nin jeolojik olarak ne kadar dinamik bir bölge olduğunu da hatırlatır. Red Beach, Perissa ve Kamari gibi plajlar ise, siyah ve kırmızı kumlarıyla volkanik geçmişin izlerini taşır. Ancak, Santorini’nin eşsiz güzelliğinin ardında sessiz bir dev yatıyor.
Son haftalarda adada artan sismik hareketlilik, bölgedeki jeologları ve halkı endişelendirmeye başladı. Kaldera bölgesinde yapılan araştırmalar, yerin hafifçe yükseldiğini ve doğuya doğru kaydığını gösteriyor. Uzmanlara göre, bu hareketlilik büyük bir tehlike oluşturmuyor ancak Santorini gibi aktif volkanik bölgelerde her türlü ihtimale karşı hazırlıklı olmak gerekiyor. Son günlerde yaşanan depremler, bazı okulların kapatılmasına ve halk arasında tedirginliğe neden oldu.
Bütün bunlara rağmen Santorini hâlâ bir rüya gibi. Volkanın yarattığı bu mucizevi adanın, doğanın hareketleriyle zaman zaman sarsılması kaçınılmaz olabilir. Ancak bu güzelliklerin uzun yıllar boyunca korunmasını ve güvenli bir şekilde ziyaret edilebilmesini diliyorum. Çünkü Santorini, her şeye rağmen, her zaman bir masal adası olarak kalmaya devam edecek.
