
Türkiye’de bir ilk: MEF’li patiler
Depreme evde yakalandım. Hazır tatil varken biraz dinleneyim dedim o gün evden çıkmadım. Biraz uzanmıştım yanımda kızım yani küçük kedim vardı. Derken deprem başladı o an ben de kedim de çok şaşırdık, odadaki avizenin parçalarının çıkarttığı ses öylesine yüksekti ki depremin üzerimizde yarattığı etkiyi daha da arttı. Kedim avizeye bakıyordu, şaşkındı ilk kez böylesine ciddi bir depreme şahit olduğu için o tatlı suratında hem bir şaşkınlık hem de bir korku vardı.
O, on üç saniye olduğu söylenen ve bize en az 25-30 saniye gidi gelen deprem boyunca kedimle beraber oturup bekledim bir yandan da olası üstüme düşebilecek eşyalara baktım. Deprem bittiğinde kedim çok şaşkındı. O depremden sonra olası yeni depremlerden nasıl kaçacağımı planlamaya başladım. Yüksek katta oturduğum için anında kaçmam imkânsız ama ne olur ne olmaz diye bir küçük çanta hazırladım içine kimlik ve benzeri belgelerimi, birkaç, biraz su ve kedim için mama koydum. Bu deprem sürecinde beni en çok ne korkuttu biliyor musunuz? Eğer bir şey olurda kedimi alamadan evden çıkmak zorunda olursam ne yaparım konusunu düşünmek. Kedimin çantasını açtım ve bu sıkıntılı günlerde çantasının içinde oturmasını sağladım. Bir ara o kadar etkilendim ki kendi kendime ‘ben kedimi almadan çıkmam o binadan’ diye düşündüm. Konuştuğum evcil hayvanı olan dostlarımla da istişarede bulundum ve başladım beklemeye. Böyle bir felakette insanın yanında bir küçük bebek veya evcil hayvanının olmasının ne kadar zor olduğunu anladım.

MEF’İN PATİLER KULÜBÜ ÇOK ÇALIŞIYOR
Bunu neden yazdım biliyor musunuz? Evcil hayvan beslemenin ne kadar değerli bir şey olduğunu ve insana ne kadar huzur, enerji ve bağlılık verdiğini anlatmak için yazdım. Evcil hayvanlar patilerimiz kediler, köpekler bizim ailemizin bir parçası. Çevremde patilere destek veren kurum veya kişileri görünce çok mutlu oluyorum. Bu kurumlardan biri de MEF Üniversitesi. Oraya her gittiğimde kampüs içinde dolaşan kedicikleri her gördüğümde duygulanıyorum. Bu patiler gerçekten de insana enerji veriyor. İki hafta önce keyifsizdim derse halim bile yoktu. Bir tost aldım kantinde oturdum yanıma bir pati geldi ona tostumun parçalarını verdim o da yedi. Onun o enerjisi bana çok iyi geldi.

Derken bir afiş gördüm. Üniversitenin “MEF’li Patiler” adında bir kulübünün olduğunu gördüm. İnternetten takip etmeye başladım onlarla iletişime de geçtim. MEF’li patiler kulübü MEF üniversitesinin resmi kulüplerinden biri. İlk kez bir üniversitede böyle bir kulüp duydum. Bu kulüp üniversitede kampüsünde yer alan kedilerle ilgileniyor. Kermesler düzenliyor patilerin veteriner ve bakım masraflarıyla ilgileniyorlar. Mesela 29 Nisan Salı günü üniversitede bir kermes düzenleyecekler. Kermeste kurumda eğitim gören ve çalışanların kullanmadığı iyi durumda olan ürün ve eşyalarını toplayacaklar sonrasında da onları yardım amaçlı bir kermes düzenleyerek satacaklar. Bu aktiviteyi çok beğendim hem bir girişimcilik ruhu var hem bir işletmecilik ruhu hem de yardımseverlik var. Çok güzel iki tane sosyal medya hesabı da açmışlar. MEF Üniversitesinin kedilere verdiği değer beni ayrı duygulandırdı kampüsün çok tatlı kedileri var öğrencilerin hepsi de onları çok seviyor adeta bir aile gibi yaşıyorlar. Bu tüm kurumlara örnek olması gereken bir hareket. Hayvan seven insanlar onlar sayesinde daha vicdanlı olmayı da öğrenirler. Sevgiyi paylaşmayı da öğrenirler.

MEF’li patiler kulübünün Instagram adresini sizinle paylaşmak istiyorum. Ben elimden geldikçe bu tatlı patiler için yardımcı olacağım. Size de bu hesabı ziyaret etmenizi tavsiye edeceğim: https://www.instagram.com/stories/meflipatiler/
***

DEPREMDE GSM FİRMALARI NE KADAR SUÇLU?
Dikkatimi çeken bir şey var. Ne zaman bir deprem olsa hemen GSM firmalarına yönelik bir karalama kampanyası başlıyor. Bunun tabii ki en büyük nedeni GSM şebekelerinin sistemlerinin o aşırı data yüklenmesi sırasında çökmesi ve çalışmaması. Bu çok ciddi bir sıkıntı ama bunun artık bir popüler geyik haline geldiğini de söylemek istiyorum. GSM Şebekeleri 23 Nisan’da yaşanan 6.2 ‘lik depremden sonraki ilk on beş dakika çalışmadı. Ben buna şaşırmadım bekliyordum ve normal karşıladım ama bu konuya neden bir çözüm önerisi getirilmiyor anlamıyorum. Şimdi ilk önce şunu söylemek istiyorum ne Turkcell ne Vodafone ne de Türk Telekom babamın şirketi değil. Hiçbirinde bir tane bile tanıdığım yok ama az çok bilişimden anlayan bir insanım aynı zamanda bir iletişim ekonomistiyim. Bu firmalar yatırım yaparken hiçbir zaman Türkiye’de tüm insanların aynı anda kullanacağı biçimde bir alt yapı kurmadılar. Bundan da emin olun kurmayacaklar çünkü kuramazlar. Bu GSM şebekeleri özellikle pandemi sonrasında patlayan döviz kurlarından sonra çok ciddi maliyet artışı yaşadılar. Ne oldu? Bu maliyet artışını bizim faturalarımıza bindirdiler. Durup dururken faturalarımız büyüdü. Bu artışla aynı hizmet için daha fazla para ödemeye başladık. Ama insanlar bu artan faturaların hizmet kalitesinin de arttırmasını bekledi. Oysa bu faturalar artan döviz kurları karşısında artan maliyetler için yapıldı.

BÖYLE BİR YATIRIM OLMAZ
Bu GSM şebekeleri kapasitelerini belirli sayıda bir veriye göre belirlerler. Bunu belirlerken de alt yapı hiçbir zaman o şehir veya merkezde yaşayan tüm insanlara göre olmaz. Mesela İstanbul. Bu metropol için bu şebekeler belirli bir nüfusun aynı anda bu hizmeti kullanacağı mantığına göre yatırım yaparlar. Gidip de tüm İstanbul’da yaşayan insanların aynı anda telefonlarını kullanacak bir alt yapı yatırımı yapmazlar. Bu tüm teknolojilerde böyledir. Toplam müşteri sayısının en fazla yüzde 50- 60’ına aynı anda hizmet verecek alt yapılar kurulur. Çünkü doğal afetler dışında hiçbir zaman o müşterinin yüzde 90 veya yüzde 100’ü aynı anda o hizmeti almaz. Bu bir yatırım kaidesidir. Tüm dünyada bilişim yatırımları bu mantıkla yapılır. Bugün Türkiye gibi bir coğrafya ve nüfusun bulunduğu bir yerde aynı anda tüm abonelerin telefonla konuşacağı bir alt yapı hazırlamak çok zor ve maliyetli bir iş. Bunu diyelim ki GSM firmalarından biri bunu yaptı. Bu alt yapı hizmetinin sağlanmasının maliyeti direkt bizim faturalarımıza yansıyacaktır. Günümüzde ödediğimiz faturalar var ya en az dört beş hatta belki de on katına çıkacaktır ve her döviz artışında bu faturaların tutarı daha da artacaktır. Üç GSM operatöründen diyelim ki ikisi bu alt yapı çalışmasını yaptı ve bu yatırımı abonelik ücretlerine yansıttı ama üçüncü firma bu alt yapı yatırımını yapmadı ne olacak? Bu firmanın müşterilerinin faturalarına hiçbir şey yansımayacak ve üçüncü firma daha ucuz hizmet verecek. Bu durumda da piyasanın doğal tüketici psikolojisi gereği herkes üçüncü firmaya koşacak ve o yatırımı yapan o ilk iki firma zarar edecek belki de iflas edecek.
PEKİ NE YAPILMALI?
Burada yapılması gereken bir tek şey var oda afet dönemlerinde Turkcell – Vodafone ve Türk Telekom’un tüm alt yapılarının ortak çalışmaya açılması. Doğal afetler kapsamına giren en önemli konu ise DEPREM. Şu ana kadar GSM şebekeleri buna pek yanaşmadı. ‘Ben çok yatırım yaptım o az yaptı, ben neden ortak kullanıma açayım alt yapımı’ tarzı mırıldanmalar oldu. Ama artık bahane bulma lüksü kalmadı kimsenin. Burada en azından sadece depremlerde üç şebeke alt yapılarını ortak kullanıma açmalı. Bunun için bu üç firma devletin de kontrolünde bir sistem kurup bir tek düğme ile ortak yayına geçen televizyonlar gibi ortak hizmet vermeye başlamalı. Diyelim ki bi deprem oldu anında üç şebekenin alt yapısı ortak çalışmaya başlamalı. Süresini de belirlerler bu depremden sonra bir saatte olur bir gün de olur. Bu anlaşmanın ve yürütmenin esaslarını da devlet belirlemeli ve kontrol etmeli. Eğer bu GSM şebekelerinin bu tür bir deprem anında ortak alt yapıdan hizmet vermesinin bir maliyeti de olacaksa gerekirse bunu da devlet karşılamalı. Bu iş böyle çözülür. Aksi halde her deprem veya her doğal afette “GSM operatörleri yetersiz” eleştirisini hep duyacağız. Bu üç GSM şebekesi yerli ve yabancı birer ticari işletmedir onlardan tam kapasitede yani tüm müşterilerine aynı anda hizmet verecek kadar pahalı bir alt yapı yatırımı yapmalarını beklemiyorum bunun astarı bilmem nesinden pahalıya gelir ama en azından deprem dönemlerinde bu üç GSM şebekesi alt yapılarını ortak kullanıma açması gerekir ki bu tür iletişim sorunları yaşanmasın.