İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Neşe Karaböcek mi Gülden Karaböcek mi?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Son birkaç gündür nerdeyse elli yıllık bir magazin konusu tekrar gündeme geldi. Konu Neşe Karaböcek ile Gülden Karaböcek kardeşler arasında yaşanan ve nerdeyse kan davasına dönen eş davası. Bu konu aslında Türkiye’de çok yaşanan bir konu ama konu ünlü bir sanatçı oldu mu daha fazla gündeme düşüyor.

Neşe Karaböcek’in kız kardeşi Gülden’in Atilla Alpasakarya’yı baştan çıkartıp ablasının eşiyle yasak aşk yaşaması tekrar gündeme geldi. Bu konu geçmişte de sık sık gündeme geliyordu ama ne Neşe Karaböcek ne de Gülden Karaböcek yakasından bir açıklama gelmediğinden gündemden düşüyordu. Ben bu konuyu bir araştırmacı olarak biliyordum ama Neşe Karaböcek’in yayınlanan biyografi kitabı “İşte Benim Masalım” da açıkladığı bazı şeyleri duyunca benim de aklımda bazı ampuller yandı.

BU PAZARLIK BİR MENFAAT Mİ YOKSA KIZGINLIK MI?

Bu iki kardeşle ortak aşk yaşayan Atilla Alpsakarya’nın Neşe Karaböcek’ten boşanması sırasında çocuğunun velayetini eşine verme karşılığında istedikleri bana çok garip geldi. Neşe Karaböcek eşi Atilla Alpsakarya’nın öz kız kardeşi Gülden Karaböcek ile gizli aşk yaşadığını öğrenince eşinden boşanmak istemiş. Alpsakarya boşanmak istememiş ama Neşe ısrar edince kabul etmiş. Neşe Karaböcek çocuğunun velayetini de isteyince Atilla Alpsakarya bunun karşılığında Neşe Karaböcek’in kurduğu Elenor adlı plak şirketini, Neşe Karaböcek’in yayınlanacak olan iki plağının haklarını ve birkaç maddi talepte bulunmuş. Neşe Karaböcek bu taleplerin hepsini yerine getirmiş ve çocuğunun velayetini almış. Elenor Plak Atilla Alpsakarya’ya geçmiş.

ELENOR PLAK’IN KADERE BAK DEDİRTEN HİKAYESİ

Elenor Plak çok önemli bir müzik şirketi. Bu müzik şirketi Türkiye’nin elli yıllık müzik tarihine imza atmış bir müzik şirketi. Bunu pazarlık hikayesini duyunca merak ettim ve bu müzik şirketinin hikayesini araştırdım. Bu şirketi ilk Neşe Karaböcek kurmuş ve adını da parlayan bir yıldız olması için ışıltılı, parlak, parlayan anlamına gelen Elenor koymuş. Atilla Alpsakarya bu şirketi çocuğunun velayetini vermek karşılığında Neşe Karaböcek’ten almış, Almış almasına ama sermayesi olmadığı için doğru dürüst işletemeyeceğini anlamış ve 13 Nisan 1974 tarihinde Muhteşem Candan (şirketin şu an ki sahibi) ile noterde bir adi ortaklık sözleşmesi imzalamış. Muhteşem Candan şirkete 55 bin lira sermaye koyarak şirketin yüzde doksanını satın almış. Yani Muhteşem Candan o dönemki kurla 4 bin 74 dolar ödeyerek bu şirketin yüzde doksan hissesini satın almış. O dönem için fena bir para değildi ama müzik endüstrisinin henüz tam oturmadığı bir dönem olduğu için şirketin değeri bugün ki değerinden kat ve kat azmış. Muhteşem Candan o dönem için çok akıllı bir yatırım yapmış.

Bu konuyu o kadar merak ettim ki hem müzik tarihine hem de müzik ekonomisine ışık tutması için dönemin noter evraklarına kadar ulaştım. Atilla Alpsakarya’nın Elenor Plak’taki yüzde 10’luk hissesi 2001 yılına kadar devam etmiş ve ortaklıktan 10 Eylül 2001 tarihinde Nuruosmaniye vergi dairesine yaptıkları bildirimle çekilmiş. Elenor Plak’ın kalan yüzde 10 hissesi de Muhteşem Candan’a geçmiş. Muhteşem Candan Elenor Plak ile yetmişlerde de, seksenlerde de , doksanlarda da kısaca tüm zamanlardan günümüze kadar çok başarılı işlere imza attı ve hala atıyor. Neşe Karaböcek’in “parlayan ışık olacak” temennisiyle kurduğu Elenor Plak gerçekten de müzik endüstrisinin elli yıldır parlayan ışığı oldu. Bu şirket şu an ayakta kalmayı başaran en eski müzik şirketi konumunda ve faaliyetlerine hala devam ediyor.

İnsanların olduğu gibi şirketlerinde birer kaderi olduğuna inanan biri olarak bu hikaye beni çok etkiledi. Demek ki Neşe Karaböcek yürekten söylemiş “parlayan ışık olsun sözünü” ve şirkete yüreğinden gelerek Elenor ismini vermiş.

NEŞE Mİ GÜLDEN Mİ?

Bu hikayeyi düşünürken benim de uzun zamandır dinlediğim bu iki başarılı yorumcunun şarkıları geçti aklımdan ve onları bir teraziye koyayım dedim.

Neşe’nin de Gülden’in de inanılmaz bir müzik repertuvarı var. İki kardeşin arasında altı yaş fark var. Neşe kardeşi Gülden’den altı yaş daha büyük ancak Neşe Karaböcek müziğe daha erken başlamış. Henüz çocuk denen yaşta sahneye çıkmaya başlamış. Gülden Karaböcek ise ablası Neşe’den on dört yıl sonra müziğe başlamış. Neşe Karaböcek’in gerçek adı Neşecan Karaböcek’ken Gülden Karaböcek’in gerçek adı Saniye Gülden Göktürk’müş. İddialara göre Karaböcek soyadını Neşe’ye İsmet Paşa (İnönü) vermiş. Neşe’nin diskografisi çok daha eski. 1959 yılında bir 78 devirli plak yapmış ve “Belki bir sabah / Derdimden anlayan yok” adlı iki şarkıyı seslendirmiş yani ucundan da olsa 79 devirli plakları yakalamış Neşe Karaböcek. Gülden Karaböcek ise direkt 45’lik plaklarla girmiş müzik pazarına.

BİRİ ALTURKA İLE DİĞERİ POPLA BAŞLADI

Neşe Karaböcek kariyerine Türk müziği şarkıları ile başlamış ve başarıyı Türk sanat müziği eserleriyle erken yaşta yakalamış. Gülden Karaböcek ise müziğe Anadolu Pop & Folk ve aranjman şarkılar seslendirerek başlamış. Gülden daha popçuydu mesela 1973 yılında yayınladığı “Dur Bırakma Beni” adlı aranjman şarkının plağında ona Nilüfer ve Füsun Önal vokal yapmış. Gülden’in ilk dönem plaklarında Onno Tunç, Norayr Demirci, Esin Engin gibi star aranjörler yer almış. Her ikisi de iyi ekiplerle çalıştı diyebilirim ama Neşe alaturka müziğinin avantajlarını yaşayarak daha hızlı şöhret oldu. Gülden’in “Yazılanlar Gelir Başa / Garip Kaldım” adlı plağında Orhan Gencebay ona bağlamasıyla eşlik etti.

Hepimizin bildiği o baldız olayından sonra Gülden Karaböcek 1975 yılında Atilla Alpsakarya ile evlendi. Alpsakarya az önce de söylediğim gibi eski eşi Neşe’de oğlunun velayeti karşılığında Elenor Plak şirketini alınca hemen Gülden’i şirkete aldı ve ona albümler yapmaya başladı. Bu dönemde Gülden Karaböcek eşinin de etkisinde kalarak pop ve folk müziğini bırakarak arabesk plaklar yapmaya başladı. Bu arabeske geçiş Gülden’in kariyerini olumlu etkiledi ve Gülden’in hem şöhreti hem de başarısı katlanarak arttı. Üç yıl sonra 1978 yılında “Dilek Taşı” adlı filmde oynayan Gülden Karaböcek “Dilek Taşı” adlı şarkısının da yer aldığı “Müzik ve Ben” adlı albümüyle şöhretini zirveye taşıdı. Neşe ile Gülden artık aynı soyadını olduğu gibi zirveyi de paylaşmaya başladı. Gülden Karaböcek bu tarihten sonra Arabesk albümler yapmaya başladı ve çok ciddi başarılar elde etti.

İki solistin de dürüst olmak gerekir ki gerek sesi gerekse yorumları çok başarılı. Kimseyi kimsenin önüne koyamam. Her şeyden önce Neşe ile Gülden’i dinleyince ikisinin vokal tınılarının benzediğini ve bir kan bağının olduğunu anlıyorsunuz. Neşe Karaböcek bir tık daha ince daha cılız daha nazik bir ses tonuna sahipken Gülden Karaböcek daha tok ve daha ağlak bir vokale sahiptir. Neşe batı formundaki şarkılarında Latin müzik seslendiren solistleri andıran bir edada şarkı söyler. Gülden ise özellikle ritmik şarkılarında daha sempatik ve daha bir çocuksu bir yoruma sahiptir.

Albümlerine baktığımızda Neşe Karaböcek çoğu Türk müziği olsa da nerdeyse her türden şarkı seslendirmiştir. Karadeniz türküsü de seslendirmiş, türkü de seslendirmiş, Türk müziği de seslendirmiş, pop şarkısı da seslendirmiştir. Gülden ise evliliğinden önce pop ve Anadolu folk evliliğinden sonra arabesk şarkılar seslendirmiştir.

GÜLDEN ATİLLA’SIZ DA ZİRVEDE

Müzikal anlamda baktığımızda Neşe özellikle seksenli yıllarda tarzını biraz değiştirmiş ve bir arayışa girmiştir. Bir dönem kaldığı Amerika’dan da albüm yapmış ve pop müziğine de göz kırpmıştır. Gülden ise özellikle seksenli yıllarda çok güçlü arabesk albümlere imza atmıştır. “Ağlıyorsam Yaşıyorum” – “Duyarmısın Feryadımı” seksenlere damgasını vuran albümlerdir.

Burada kimsenin dikkat etmediği ve bahsetmediği bir detaydan da bahsetmek istiyorum. Bu iki albümü Gülden, Elenor Plak ve Atilla Alpsakarya ile yapmamıştır. Çünkü Alpsakarya’dan 1983 yılında boşanması ile birlikte iş ortaklıkları da bitmiştir. Bu iki albüm 1984 ve 1985 yıllarında o dönem çok ciddi yatırımlar yapan Oscar Müzik tarafından yayınlanmıştır. “Ağlıyorsam Yaşıyorum” ve “Duyar mısın Feryadımı” Gülden’in en kaliteli albümleri olmuştur. Gülden bu albümlerinde Alpsakarya’sız da müzik yapabileceğini de kanıtlamıştır.

Neşe ise seksenlerden sonra müzikal anlamda bir duraklama yaşamıştır. Bir başka deyişle boynuz kulağı geçmiştir diyebiliriz çünkü Gülden istediği şöhreti ve başarıyı hak ederek elde etmiştir. Bu başarının gelmesinde Atilla Alpsakarya’nın rolü çok büyük olduğu ise kesin. Her ne kadar yasak bir aşkla başladığı söylenen bu evlilik bir tukaka evlilik olsa da Gülden’in kariyerinde altın bir dokunuş olmuştur. Alpsakarya ile olan evlilikle albümlerinin de yapımını ona veren Gülden iyi albüm ve müziklerle doğru işlere imza atmıştır.

Doksanlı yıllarda yaşanan pop furyasından her arabeskçi gibi Gülden de etkilenmiştir. Bu dönemde iki tane pop albüm denemesi yapmıştır. Bunlardan sözleri Şehrazat’a bestesi Gülden Karaböcek’e ait “Kısmetse Olur” ses getirmeyi başarmıştır. Doksanlar popuna damga vuran Garo Mafyan ile çalışan Gülden bu dönemi de fena geçirmese de ivmesi düşüşe geçmiştir.

İKİ KARDEŞİN BARIŞMASI GEREKİR

Kim ne derse desin isteyen isteyeni ayıplasın Neşe de Gülden de müzik dünyasının iki önemli sesidir. Ben bu “baldız” olayını elbette üzücü buluyorum ama abartılmasına da karşıyım. Neşe Karaböcek’in bu olayı kısa bir süre önce yayınladığı kitabı “İşte Benim Masalım” da gündeme getirmesiyle birlikte tekrar gündeme geldi. Acaba birinin gazına mı geldi de bu konuyu yıllar sonra gündeme getirdi? Ya da kitabın tanıtımı için mi bunu yaptı bilemeyiz. Ancak her ne yaşanırsa yaşansın abla kardeşin barışması gerektiğine inanıyorum. Sen bana kazık attın yok ben bunu yaptım ile olmaz bu iş. Demek ki kaderinde Gülden’in böyle şöhret olmak varmış. Evet olay üzücü ama ölümlü bir dünyada yaşıyoruz. Bu hikâye de Gülden Karaböcek tarafı hiç doğru dürüst bir açıklama yapmadığı için de savunmanın ne söyleyeceğini bilmiyoruz. Bu nedenle ben barışın kızlar diyorum…

Zaman ve kader herkese hak ettiğini yaşatır. Manidar olaylarla doludur insan hayatı. Siz birbirinizi cezalandırmamalısınız kadere bırakmalısınız.

GÜLDEN KARABÖCEK Z KUŞAĞINDA

Mesela, geçen hafta ders verdiği sınıfta öğrencilerimle (Hepsi de Z kuşağı) Neşe Karaböcek kitabının tanıtım stratejisi konuşurken sınıftan birkaç kız Gülden Karaböcek şarkılarından “Sen Evlisin”i bildiğini söylemesi bende şok etkisi yarattı. 2004-2005 doğumlu kızlar bu şarkıyı seviyor. “Nerden biliyorsunuz bu şarkıyı ya?” deyip birkaç dakika dondum kaldım. Benim şaşkınlığım üzerine bir öğrenci bana çıkıp “Hocam sustunuz bir anınız mı var” demesin :) ! Neyse…

Sonra Spotify’ya baktım ve Gülden Karaböcek şarkıları arasında en çok “Sen Evlisin” adlı şarkının dinlendiğini gördüm. Aynı şarkı bir daha karşıma çıktı. Ben bu yazıyı yazarken şarkının Spotify’da 89 milyon kez dinlenerek en çok dinlenen Gülden Karaböcek şarkısı olduğunu gördüm. Bu bile manidar. Az önce söylediğim şey. Bırakın kader yaşatsın bazı şeyleri.

Ablasının evli eşini ayarttığı iddia edilen Gülden’in şu an en çok dinlenen şarkısı “Sen Evlisin”. Peki şarkının sözleri nasıl?

 

 

Gülden’in tüm zamanlar boyunca en çok dinlenen ve sevilen şarkısının sözleri sizce manidar değil mi?

Kader böyle bir şey…

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...