Kültür yolumuz…
Bu yıl da Türkiye’nin dört bir yanı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde düzenlenen Türkiye Kültür Yolu Festivali ile sanat ve kültürle buluşuyor. 2025’te tam 20 şehir bu festivalin parçası oluyor. Her bölge, kendi dokusunu, tarihini ve sesini ortaya koyuyor. Üstelik bu sadece şehirleri değil, kalpleri de birbirine bağlıyor.
Bu vizyonun arkasında Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un kültüre verdiği gerçek değer var. Yıllardır “etkinlik değil, iz bırakmak gerek” diyerek yola çıkıyorlar. Bu festivalin her yıl büyümesi, onun bu konudaki kararlılığının sonucu.
Festivalin rotası 5 Nisan’da Adana’da başlıyor, 9 Kasım’da Antalya’da sona eriyor. Konserler, sergiler, tiyatrolar, sokak etkinlikleri, gastronomi alanları… Her şehir kendine ait bir sahne kuruyor. Sanatla yoğrulmuş, herkesin dahil olabileceği bir şenlik.

Ve bu büyük organizasyonun sahne arkasındaki isim, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürü ve aynı zamanda Türkiye Kültür Yolu Festivali Direktörü Selim Terzi. Festivalin yalnızca bir takvim etkinliği değil, Türkiye’nin kültürel mirasını dünyaya açan güçlü bir adım olduğunu her açıklamasında vurguluyor. Sessiz sedasız değil; planlı, vizyoner ve işini bilen bir duruşla ilerliyorlar.
Yolun bu şehirlerden birine düşerse mutlaka uğra. Düşmese bile bir bak, çünkü bu yol sadece şehirleri değil, kalpleri birbirine bağlıyor.
İstanbul…
Madem haftayı festivallerle açtık, İstanbul’dan bir etkinlik haberi ile devam edelim. İstanbul Modern Sinema, 22 Mayıs–1 Haziran tarihleri arasında yeni bir seçkiyle karşımızda. Adı “Aç Sesini.” Ama bu kez bizi müzik dinlemeye değil, müziği izlemeye çağırıyorlar.
Seçkide hem belgesel hem de kurmaca filmler var. Her biri müziğin farklı bir yönünü anlatıyor. Amerikan indie rock grubu Pavement’la ilgili yaratıcı bir belgesel var mesela. Adı “Pavements.” Bir diğer film, caz piyanisti Keith Jarrett’ın dünyaca ünlü “Köln Konseri”nin izini süren “Köln 75.” Müzikseverler bu ikisini not alsın.
İstanbul’la ilgili olan film “Vibe Istanbul.” Kulüp kültüründen dans müziğine, şehrin sesli geçmişini anlatıyor. 31 Mayıs’taki gösterime filmin yönetmenleri Nefise Motlaq ve Saeed Nasiri de katılıyor.
“Sound Dreams of Istanbul” adındaki film ise doğaçlama müzikle hayal gücü arasında bir yolculuğa çıkarıyor. Bir de politik arka planı olan “Bir Darbenin Soundtrack’i” var. 1960 Kongo darbesini caz müziği eşliğinde anlatıyor. Bu film, 2024’te “yılın en iyisi” seçilmiş. Merak edenler için oldukça dikkat çekici.
Eskişehir…
Dev reklam kampanyaları ile yeri göğü inletmediler. Elbet birkaç afiş asıldı, birkaç duyuru da yapıldı. Ama bu işin reklamla köpürtülmeye ihtiyacı yok. Eskişehir yine yaptı yapacağını. 22. Eskişehir Uluslararası Film Festivali başladı. 23-31 Mayıs arası, Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nin ev sahipliğinde. Sessiz ama öz bir programla, sinemanın kalbini Eskişehir’e taşıdılar.
Bu yılın programı dolu dolu. Tam 47 uzun metraj, 19 kısa film gösterimde. Açılış filmi de öyle sıradan değil… “Tornado/Kasırga” Türkiye’de ilk kez burada gösteriliyor.
Bu yıl festivalin onur konuğu, İran sinemasının güçlü ismi Majid Majidi. “Güneşin Çocukları” ve “Serçenin Şarkısı” da programda. İzleyeni koltuğuna yapıştırır, ağır filmlerdir.
Bu yılki tema ise güzel seçilmiş, “Her yüz, bir duygu.”
Festivalin akademik tarafı da var. 27-28 Mayıs’ta düzenlenecek sempozyumda film üzerine konuşmalar, paneller, fikir alışverişi olacak. Uluslararası katılımcılar da geliyor. Bu yıl ayrıca, geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz üç kıymetli hocanın adıyla bir yarışma da başlatılmış.
Eskişehir, yine kendi tarzında, abartmadan ama içi dolu dolu bir festival yapıyor. Yolunuz düşerse kaçırmayın.
İstanbul Modern’in bu programı, sinema ile müziği aynı koltukta buluşturuyor. Sadece izlemek değil, hissetmek isteyenlere duyurulur.