Pera Müzesi sanatsevere Minas'ı tanıttı
Pera Müzesi, "Sıradışı Minas: Kütahya Çini ve Seramiklerinde Esin ve Yeniliğin Hikâyesi" sergisiyle sanatseverlere Kütahya çini geleneğinin gölgede kalmış önemli bir ustası olan Minas Avramidis'ın eserlerini tanıttı.
Pera Müzesi’nin “Ustaların İzinde” serisi kapsamında 28 Mayıs'ta ziyarete açılan "Sıradışı Minas: Kütahya Çini ve Seramiklerinde Esin ve Yeniliğin Hikâyesi" sergisinde müzenin Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu’ndan derlenen eserler yer aldı.
ESERLER ÇOK İYİ KORUNMUŞ
1877 doğumlu Minas Avramidis, Osmanlı’nın son döneminde üretim yapmış, ancak ismi uzun yıllar boyunca sanat tarihinde sessizce var olmuş bir çini ustasıydı. Sanatçı, Pera Müzesi'nin sunumuyla eserleri izleyiciyle buluşturularak sessizliğini bozmuş oldu.
Serginin merkezinde yer alan “Hikâye-i Jönöviev” temalı çini tabaklar, yalnızca el işçiliğinin zarafetini değil, aynı zamanda dönemin sabır, sadakat, bağlılık değerlerini estetik bir dille sunuyor. Her motif, bir hikâye gibi işlenmiş, her renk geçişi bir duygu taşıyor. Öte yandan bu 37 eser sanatseverlerin karşısına ilk kez çıkıyor. Eserlerde deformasyon ve renk değişimlerine rastlamadım.
Avramidis’in en çarpıcı çalışmaları arasında yer alan 1910’lu yıllarda gerçekleştirdiği Genovefa Hikâyesi tasvirli seramik tabak serisi müzenin en çok dikkat çeken eserler arasında yer aldı. Bu eserler, sadece bir zanaatkârın ustalığını değil, aynı zamanda dönemin kültürel hafızasını da taşıyor.
MÜZENİN 20'İNCİ YAŞINDA 20'İNCİ YÜZYILIN USTALARI
Minas Avramidis’in eserleriyle birlikte aynı dönemde üretim yapan Hafız Mehmed Emin Efendi, Minasyan Kardeşler ve David Ohannesyan gibi isimlere ait örnekler de sergide yer alıyor. Böylece bu sergi, bireysel sanatçılardan yola çıkarak Kütahya’nın çok katmanlı çini kültürüne kapsamlı bir bakış sunuyor.
Pera Müzesi, bu sergiyle birlikte, sadece sanat tarihine değil, çok kültürlü Osmanlı toplumunun iz bırakan sessiz figürlerine de dikkat çekti. Kimi zaman bir tabakta, kimi zaman bir desenin kıvrımında saklanan o sessiz anlatılar, şimdi müze duvarlarında yankı buldu.
Bu sergi, bir ustayı anmanın ötesinde, bir hafızayı yeniden görünür kılmanın naif ama etkileyici bir örneğiydi.
Pera Müzesi’nin bu serisi, çiniye sadece süsleme sanatı olarak değil, bir anlatı biçimi olarak bakan herkese hitap ediyor. Avramidis’in eserleri, bize “usta”lığın sadece teknik maharet değil, zamanla konuşabilme yetisi olduğunu hatırlatıyor.
Pera Müzesi 20. kuruluş yılını sanatseverlerle beraber kutlamak için çok anlamlı bir sergi hazırlamış, tebrik ediyorum.
Pera Müzesi Salı’dan Cumartesi’ye 10.00-19.00, Pazar günleri 12.00-18.00 saatleri arasında gezilebilir. Cuma günleri “Uzun Cuma” kapsamında 18.00-22.00 arası tüm ziyaretçiler, Çarşamba günleri ise “Genç Çarşamba” kapsamında tüm öğrenciler müzeyi ücretsiz ziyaret edebilir.