İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Aile Yılı

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

2025 yılı, "Âile Yılı" ilan edilmiş. Geç kalınmış olsa da,"Zararın neresinden dönülürse kârdır” kaidesince toplum olarak toparlanmamıza ve kendimize gelmemize belki bir şekilde vesile olur. Avrupa'dan ithal ettiğimiz kadın ve erkeğin fıtratına uygun olmayan ideolojilerin aile ve toplumumuza ne kadar zarar verdiği yıllar içinde anlaşılmış olması gerekiyor. Bu ideolojiler kısa süre içinde yararlı gibi gözükse de, kadın ve erkeğin rollerinin değişmesine, böylelikle büyük tahribata ve yıkımlara sebebiyet vermiştir. Kadın ve erkeğin rollerini bizi yaratan, dolayısıyla en iyi bilen Hâlıkımız, Alîm olan Allah Kur'an-ı Kerim'de belirlemiştir. 

Yüce kitabımıza göre ailede erkek kavvamdır yani evi, aileyi idare eden ,ayakta tutma sorumluluğunu üzerine alan maddi manevi ihtiyaçlarını giderendir. Günümüzde bu kabul edilmediği gibi erkek silik bir tip haline getirilmiş, yalnızca eve çalışıp para getiren, söz hakkı olmayan bir varlığa dönüştürülmüştür. Kur'an'a göre kadın ise evin düzeninden, çocuklarından, kocasının malından, namusundan sorumludur ve kocasına itaat etmekle yükümlüdür. 

Bu kavvamlık ve itaat vazifeleri ailenin bir kölelik müessesesi olması için değil, bilâkis saadeti içindir. "Kadının itaati korkudan değil,saygı ve muhabbetten doğan bir bağlılık ve kabul, haklı talebi yerine getirmek" mânâsındadır. Ayrıca Allah ve Resulü ne (sav) isyan edene itaat etme zorunluluğu elbette yoktur. Kur'an şûra'yı esas tutarak ailenin saadetinin tesisi ve devamının sağlanmasını istemiş, idareci olan erkeğin kadına baskı uygulayarak zorbalık yapmasına müsaade etmemiş dolayısıyla iki taraf için de zulmü engellemiştir. 

Bir ailenin saadeti karşılıklı güven ve muhabbet üzerine devam eder. O aile içinde Allah hükmetmezse, âhirete iman tesis edilmezse bir takım hazlar giderildikten belli süre sonra o aile yıkılmaya mahkum olacaktır.

Sağlıksız ve sorunlu ebeveyn içinde düzgün yetişmeyen evlatlar da kendilerine ve topluma zarar vererek nesillerin bozulmasına sebebiyet verecektir. Günümüz kadınının dini haline gelmiş feminizm, evin emniyetinden ve düzeninden sorumlu olan kadınları bir takım özgürlük yalanlarıyla modern Amazonlar haline dönüştürüp evin dışına atmıştır. Firavun'un erkek çocuklarını öldürüp kadınları hayatta bırakarak sefahatte kullandığı gibi cinsiyetsizlik gibi fıtrata muhalif mefhumlar geliştirilerek nesiller yok edilmiş; aile, evlilik, annelik, çocuk doğurmak, namus gibi kavramlar ayıplanacak duruma gelmiş ve kürtaj meşrulaştırılıp yaygınlaştırılmıştır. 

Hâl-i hazırda ailenin yok edilmesi için sayısız planlar yapılıp uygulamaya konuluyor. Bu plânlar büyük ölçüde başarılı oluyor.. Evlilikten maksat neslin bekası içindir fakat gençlerimiz evliliği çok masraflı bulup sorumluluktan kaçıyorlar. Hayat pahalılığı, kızlarımızın erkek tarafını zora sokan istekleri, zaruri olmayan ihtiyaçların zaruri hale getirilmesi, görenek belâsı gibi sebeplerden evlilik oranları oldukça azalıyor. Güç belâ evlenilse de gençlerin ömrü borç ödemekle geçiyor.

Onlar da gayr-ı meşru yollara tevessül edip evlilik yapma ihtiyacı hissetmiyorlar veya evlendikten kısa bir süre sonra huzursuzluklar baş gösterince boşanıyorlar.

Allah için yapılmayan evlilikler kısa sürede sona eriyor.Nüfus oranları da bir hayli azalmış. Evliliğe mâni olan unsurların başında maddiyat gösterilse de, Allah Kur'an-ı Kerim'de yoksul olanları lütfuyla zengin edeceğine söz vermiştir. Tüm sorunların çözümü Kur'andadır.

İnsanımıza manevi eğitim verilmediği, özümüze dönemediğimiz takdirde, içi doldurulmamış Aile Yılı, Aile Günü veya başka başka günler bu büyük tahribatı engelleyemezler.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...