
Bir çocuk anası kadar mıdır?
Profesör Oytun Erbaş;
“Bir çocuk anası kadardır demiş"
"Anası ezik olanın, çocuğu da ezik olur" demiş.
Çok anlamlı ve çok düşündürücü değil mi?
Sanki biraz ve bazen olur gibi, ama sanki asla hiç olmaz, anaya haksızlık gibi değil mi?
Bir çocuk anasına benzer, bir çocuk anasının yetiştirdiği gibi, anası gibi olur dese.
Sıradan bir cümle olacak.
O zaman ne diyor, "bir çocuk anası kadardır" diyor
Yani aslında "anası kadar eder " demek istiyor
"Kadar" demek "eder" demektir.
"Kadar" demekle, işte o kadar "eder" demek istiyor.
Bu bazen "doğru" olur, bazen de büyük "haksızlık" olur.
Analara baktığımızda, çocuklarına ömür boyu o kadar çok emek verirler ki, maalesef o anaların "kadar" karşılığı olmayan çocukları olur.
Analık haksızlığı içinde kalırlar.
Yapmayın öyle, demeyin öyle hocam.
Ayrıca.
Ezik ananın, ezik çocuğu olur diyemezsiniz.
Bir kadının ezilme nedenlerine baktığınızda ve bunu anlayabildiğiniz de ağzınızdan "ezik ana" cümlesi çıkamaz.
Ezik ana var mıdır, vardır tabi ki.
Ama bazen.
O "ezik ana" diye tanımladığınız kadınlardan, çalışkan, hırslı ve hayatı çok sağlam ve en doğru yerinden yakalayan çocuklar çıkar.
O kadar başarılı olurlar ki, o ezik ana dediğiniz annenin, çok kuvvetli ve merhametli çocukları olurlar.
Hadi bakalım, yık yakabilirsen bu çocukları.
Anasını kurtaran, anasını sarıp sarmalayan, anasını kucağına alan çocukları olurlar.
Ana çocuk ilişkisi tersine döner.
Hayatın içinde, insanlara haksızlık yapan, insanları öldüren katiller, insanları dolandıran, yalan dolan içinde yaşayan, kötücül, fesat çocuklar var.
Onların anaları, böyle mi diye bu çocuklar hırsız oldu ya da katil oldu.
Oytun Hoca sizi severim.
Size saldıranları, aşağılayanları ve kötü siz söyleyenleri kınarım.
Sizi anlayan biriyim.
Sizinle ilgili anlayamadığım ve aslında oturtamadığım tek bir konu var.
Sözünüz de durmuyorsunuz, bana telefon numaranızı verdiniz, bana mesaj yazın, beni arayın sizin youtube programınıza geleceğim dediniz.
Bana.
Sizin gibi televizyonlarda aklı başında olan ve aklı başında konuşan kadın görmedim dediniz.
Size mesaj yazdım, okumadınız ya da okuma işaretinizi yeşil tıkları kaldırdınız ve cevap vermediniz.
Zaten bir kere yazdım, okumayana ve cevap vermeyene bir daha asla yazmam.
O zaman "bende size hayat tecrübelerime" dayanarak bir şey söylemek isterim.
WhatsApp'ta, giriş çıkış saatlerini saklayan, okunduğunu saklayan, yeşil tıklarını saklayan insanlar asla güvenmem.
Mutlaka ama mutlaka saklanmasının sebebi vardır.
Bildiğim tek sebep, sözünde durmayan biri olduğu içindir.
Diğer başka sebepleri bilmek istemem.
Ve eğer.
Bir çocuk anası kadar ise, analarına sormak gerekir.
Funda’nın aklındakiler…
... Vay arkadaş zaman nasıl geçiyor, zaman su gibi akıyor.
Ozan Güven, o zamanki sevgilisi Deniz Bulutsuz arasındaki şiddet iddiası ile ilgili açılan dava.
Dava sonuçlanmış;
Ozan Güven kasten yaralama suçundan 1 yıl 15 ay ceza almış.
Dava şimdi, üst mahkemeye taşınmış ve devam ediyormuş.
Deniz Bulutsuz, 'cezanın uygulanacağı ve cezaevine gireceği günü bekliyorum" demiş.
Ozan da dava devam ediyor demiş, başka da bir şey dememiş.
Kadın erkek ilişkisinde, özelikle kadınlara güven noktasında o kadar kafa karışıklığım var ki.
Ozan kadına gelip gel barışalım dese, barışır gibi düşünüyorum.
Sadece bu konudan bahsetmiyorum.
Kadınlar her türlü şiddete boyun eğiyor, susuyor ne zaman başka adam başka kadınlarla ihanete başlıyor işte tam o zaman kadın tırnaklarını çıkarıyor.
Ve intikam tam o zaman başlıyor.
Kadının en çok bozulduğu ya da hiç kabul etmediği, bir tokat mı yoksa başka bir kadın mı?
Bilemedim.