Yeni Birlik Gazetesi
İstanbul
Parçalı az bulutlu
25°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara

İstanbul’un semtleri, öyküleri (2)

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İstanbul’un bilinmeyen ve giderek sadece kayıtlara yapışıp kalan ve de pek fazlaca dillendirilmeyen semt öyküleri konusunda ilkini yazdığım semt öykülerinin biricisinden geride kalanları da fazlaca geciktirmeden yazmak gerekliydi. Sadece ülkemizin en ucra köşesindekilerin değil, dünyanın birçok ülkesindekilerin gelmek görmek, sadece; boğazı, coğrafi, tarihi özelliklerinin değil kültürel varlıklarını merak ettiği dillere destan İstanbulumuz giderek her biri orta nüfuslu il konumunda olan ilçe isimleri gölgesinde kalmış semtlerinin bir bölümünü geçenki yazımızda anlatmıştık. Kalanlarına haksızlık yapmayalım onlardan da bu haftakı yazımızda söz edlim öykülerimiz eksik kalmasın, eksiklerimizi yazalım tamamlayalım dedik.

Ülkemizde İstanbul dışında Anadolu’da yaşayanlarının ‘taşı toprağı altın’ olarak değerlendirdikleri ve birçok vatandaşımızın rüyalarını süsleyen dünyanın en önemli metropollerinden, tarih, kültür ve turizm merkezlerinde biri olarak bilinen güzel İstanbulumuz çok bilinen ilçe isimlerinin gölgesinde sakladığı güzel öyküleriyle de ne çok ünlü olduğunu, dillere destan olduğunu, hatırlatalım dedik. Ve geçen yazımızdan arta kalan ilçe, semtleri anlatmaya devam ediyoruz

Bakalım muhteşem İstanbulumuz balık restorantları, eğlence yerleri, boğaz manzaralı kafeleri, çay bahçeleri, yeme içme mekanları, tarihi yansıtan merkezleri, özel tadları ve daha birçok özellikli güzellikleriyle bizlere neler anlatıyor, hangi öyküleri bizlerle paylaşıyor.

Araştırmak, incelemek hem mutluluk, hem de rahatsızlık veren müthiş bir duygudur. Kendinizi firenleyemezsiniz;

ÇENGELKÖY; Eskiden gemi çapaları bu köyde yapıldığı için isminin buradan geldiği tahmin ediliyor. Şimdi ise boğazın Anadolu yakası kıyısında iyi bir yerleşim yeri ve bostanlarıyla özellikle Çengelköy salatalığı ile kendini tanıtyor.

GALATA; Gala Rumcada “süt” anlamına geliyor. Bir rivayete göre Galata’nın adı semtteki süthanelere gönderme yapılarak türetildi. Başka bir görüşe göre ise İtalyanca ‘denize inen yol’ anlamına gelen ‘galata’ kelimesi düşünülerek bu isim verilmiş.

BOSTANCI; Semt, adını eskiden her türlü meyve ve sebzenin yetiştirldiği bostanlardan biri olmasından alıyor. Şu anda çok önemli deniz, karayolu ve raylı sistem metro, marmaray taşımacılığının merkez noktasını oluşturuyor.

FERİKÖY; Sem adnı Sultan Abdülmecit ve Abdulaziz dönemlerinde yaşayan Madam Feri’den alıyor. Bölgede bulunan geniş topraklar padişah tarafından Madam Feri’nin eşine bağışlanmıştı ama eşi ölünce semt onun ismiyle anılmaya başlandı.

HORHOR; Fatih Sultan Mehmet bölge civarında yürürken yerin altından su sesleri duyarve yanındakilere, “Buraya bir çeşme yapın baksanıza ’hor hor su sesleri geliyor” der ve buraya bir çeşme yapılır. Çeşme de semt de Horhor ismiyle anılır.

UNKAPANI; Bazı satış yerlerinde Arapça’da ‘Kabban’ adını taşıyan büyük teraziler bulunduğundan, buraları buraları kapan adını taşırdı. Sahiline buğday ve arpa yüklü gemiler demirlediğinden, semt bu adı aldı.

OKMEYDANI; Fetih Ordusu kuşatmanın bir kısmını burada kurulan karargahta geçirmiş. Semtin ismi de böylelikle Okmeydanı olarak kalmış.

KADIKÖY; Khalkedon, Kadıköyün eski adi İstanbul’un Anadolu kıyısında Marmara’ya açılan en önemli ilçelerinden biridir. Hikayeye göre Milattan önce 7. Yüzyılda, bir kavim kendilerine yeni bir yer arar yerleşmek için ama nereye yerleşeceklerini bilemezler. Sarayburnuna yerleşirler, Byzantion şehrini kurarlar ve karşı ıyıya da khalkedon yani körler ülkesi adını takarlar.

BEYOĞLU; İstanbul’un günümüzde en çok bilinen ziyaret edilen alıveriş merkezlerinden birdir semtin isminin nereden geldiği konusunda çeşitli rivayetler bulunuyor. Bunlardan ilkine göre, İslamiyeti kabul edip burada oturmaya başlayan Pontus prensinden adını alıyor semt. Diğerine göreyse, ‘Bey Oğlu diye anılan Venedik Prensinin burada oturmasından geliyor semtin adı.

TUZLA; Osmanlı döneminde İstanbu’un tuz ihtiyacını karşılayan, burada bulunan tuz gölünden adını almaktadır. Önemli yerleşim ve sanayi bölgelerinden biri olan Tuzla’daki Tuz gölünden 70-80 yıl öncesine kadar bu gölden tuz çıkarılmaktaydı.

KARTAL; Kartal adını ilk defa Bizans zamanında sahilde balık avlamak için gelip buraya yerleşen “Kartelli” ismindeki bir balıkçıdan almıştır. Günümüzde çok önemli yerleşim ve sanayı ticaret merkezlerinden biridir.

MECİDİYEKÖY; Abdulmecit Sırbistan civarından gelen muhacirleri iskan etmek için, burada bulunan dutlukları onlara vererek bir köy kurmalarını sağlamıştır. Köye de Abdülmecit’in anısına; “Mecidiye Köyü adı konulmuştur. İstanbul’un bilinen çok önemli ulaşım ve ticaret merkezlerinden olan Mecidiyeköy, yolcu taşımacılığı, otoyol metrobüs, metro ağının kilit noktasındaolduğu gibi gözde bir yerleşim yeridir..

BALAT; Tarhi özelliğiyle günümüzde çok önemli turizm merkezlerinden olan, adını Rumca “saray” anlamına gelen “Palation” kelimesinden alan Balat, İstanbul’un tarihi kadar eski bir geçmişe sahiptir. Bizans döneminde şehir kapılarının ve baz sarayların yakınında bulunan Balat, Hiristiyan nüfusunun yoğun şekilde yaşadığı bir bölgedir.

ORTAKÖY; Osmanlı döneminde, Kanuni Sultan Süleyman zamanında yerleşimin başladığı köye, dere vadisinin ortasında olmasından kaynaklı Ortaköy adı verildi. Bir zamanlar köyün göbeğinden geçip denize dökülen dere ise Dereboyu Caddesi’ne dönüştü.

KUZGUNCUK; boğazın önemli kıyı yerleşim yerlerinden Kuzguncuk’un tarih eski adının Hrisokeramos” olduğu ve “Altın Kiremit” anlamına bu adın yerleşmeye, ll. İustinos (hd 565-578) yaptırılmış olan, çatısı altın yaldızlı bir kiliseden geldiği yazılmaktadır.

FLORYA; Eski İsmi Ayastefanos olan semt, o dönem burada yaşayan ve yeşiline hayran kalan Halid Ziya Uşaklıgil’in önerisiyle bu günkü adını almış. Bazılarına göre Florya adını burada bir av köşkü yaptıran Kanuni Sultan Süleyman’ın Başdefterdarı İskender Çelebi’nin doğduğu yer olan Arnavutluk’taki Florina’dan almış. Atatürk’ün dinlenirken kullandığı plaj olarak da bilinen bir kalabalık bir yerleşim yeridir. Florya yıllarca İstanbullulara çok kullanışlı büyük plajları ile hizmet vermiştir.

DAHA BİTİREMEDİK

İstanbul semtleri bölgeleri ilçe adları öyküleri ile ilgili yazılacaklar daha bitmedi, şimdilik bu haftalık bu kadar. Gelecek haftalardan birinde kalan bölüme devamını yazacağız.

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *