İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Söylenen değil, söyleyiş biçimi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İletişim evreninde insanlar, ne söylendiğinden çok nasıl söylendiğiyle ilgileniyor. Sosyal diyalog kurduğumuz evrendeki tüm varlıklarla bir bağ oluşturuyoruz. Gözlemlediğimiz her unsura ait bir yorumumuz, bir analizimiz oluyor. Bunlar içerisinde en çok tartışma konusu olan durumlardan biri ise belki de eleştiridir. Eleştirebilmek başlı başına bir kültürdür. Eleştirinin dozu, zamanı ve tonu çok önemlidir. Birine bir şey söylemek kadar, onu nasıl söylediğimiz de en az onun kadar önemlidir. Hepimizin kulağına "eleştiri" kelimesi olumsuz gibi gelse de, aslında tonu yapıcı olursa eleştiri; savunma değil, olumsuzluk değil, gelişim doğurur. 

Günümüzün büyük sorunsallarından biri, sınır bilmeyen eleştiridir. Ne yazık ki eleştiriyi; hakaret, kırmak ve yıkmakla aynı eksende gören bireyler yüzünden, eleştirinin iletişim dünyasına olan katkısını ihmal eder olduk. Elbette herkesin kırılma noktası farklıdır. En ufak bir sözle incinebiliyoruz. Hiçbirimiz eleştirilmek istemeyiz. Ancak şunu da göz ardı etmemek gerekir: Gerçekten hayatın içinde teğet geçtiğimiz, kaçırdığımız ya da ihmal ettiğimiz durumları ancak farklı bir gözün, başka bir bakışın yansıtmasıyla fark edebiliriz. Aynada her gün kendini aynı formatta gören birey, değişime ve dönüşüme ulaşamaz. Bu gelişim için belli başlı uyarılar almamız gerekir ve bu uyarıların merkezi, eleştiriyle buluşur. Herkesin özellikle sosyal medya başta olmak üzere kendi huzurunu korumaya hakkı vardır. 

Bu, bir duyarsızlık değil; bir sınır koyma biçimidir. Burada herkese hak veriyorum. Ancak iletişim kanallarını açık tuttuğumuzda, bize gelen her geri bildirim, gelişimimize farklı bir katkı sunabilir. Bu yüzden hem kaliteli eleştiriyi sürdürebilmeli hem de eleştiri tahammülümüzü artırmalı ve geliştirmeliyiz. Dijital çağla birlikte kavramların yerle yeksan edildiği bu dönemde, eleştirinin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha hatırlatmak istedim. 

Daha derin gözlemleyen, olayları daha iyi analiz edebilen ve yorumlama yeteneğini artıran her birey, bu topluma büyük katkı sağlayacaktır. Bu yüzden birbirimizi kaliteli bir şekilde eleştirmekten geri durmayalım. Ve eleştiriye biraz daha fazla anlayış gösterelim.

 

 

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...