Alın teri burundan iki damla aktı!
Limon almam lazım.
Benim evim limonsuz olmaz ve limonsuz kalamaz.
Sabahları, koca bardak limonlu su şaşmaz alışkanlık içerim.
Ve akşama kadar limonlu içerim.
Limon aşkım var yani.
Neyse.
Zincir marketlerden birine girdim, limon yok bitmiş.
Kilosu en uygun market olan burada bile limonun kilosu 90 TL.
Tam dışarıya çıkacağım, market çalışanı genç adam bekle abla, tedarik arabamız geldi limon var içinde dedi.
O arada, koca demir kamyon geri geri park etmeye çalışıyor.
Market ile kamyon arasında, demir bariyer var, oraya tam kamyonun arka kapısı denk getirmeye çalışıyor.
Uzun uğraş.
Nihayet park ediyor.
Şoför mahallinden, genç mavi gözlü bir çocuk çıkıyor.
Arkadan demir kapıyı açıyor.
Marketin içinden, tekerlekli demir taşıyıcı arabayı alıyor ki, onunla paletleri tek tek içeriye taşıyacak.
Öylece, o genç adamı seyretmeye başlıyorum, limon kimin umuru.
Nasıl olsa başka yerden de bulurum.
Ama.
Bekliyorum ve o koca kamyon nasıl boşalacak.
Başlıyor taşımaya, kamyonun içinden taşınacak 11 palet var.
Su paleti, meyve suyu paleti, deterjanlar ve marketin diğer ihtiyaçları paletlerle taşınıyor.
Ve en son, sebze ve meyvelere sıra geliyor.
Paletleri taşıyan çocuğa bakıyorum göz göze geliyorum, tişörtünün önü su gibi ıslak, arkası su gibi ıslanmış…
Ve alnından akan terin, aşağıya indiğini ve burnunun ucundan iki damla aktığını görüyorum.
Eliyle siliyor.
Ağlayacağım neredeyse.
Kalbim yerinden kalkıyor, başka yere taşınıyor.
Ah diyorum ah.
İsyan ediyorum.
Ah kıyamadığım annenin, kıyamadığım oğlu.
Hayat ne kadar zor.
Bazı insanlar için, hayat daha fazla ne kadar zor.
Bu çocuğun yaşıtları, baba parası ile gece kulüplerinde içip eğleniyor.
Bu çocuğun yaşıtları, benzin istasyonlarında bilmem kaç milyonluk arabası ile hava atıyor.
Bu çocuğun yaşıtlarından bir damla, emeğe ait ter akmıyor.
Gidiyorum yanına, çantamdan mendil çıkarıyorum ve sil diyorum terini.
Alın terinin gururunu ve onurunu taşıya taşıya sil terini diyorum.
Annen, seninle gurur duysun aslan parçası diyorum.
Ve dönüşte…
Allah'a önce dua, sonra bir konuşma, sonra yine dua ediyorum.
Allah'ım hırsız uğursuzdan al,
Allah’ım dolandırıcıdan al,
Allah'ım yalancıdan al,
Allah'ım beleşçi, boş beleş, aylaklardan al ve ne olur.
Burnundan iki damla emek teri akıtanlara ver..
Amin.
Funda'nın aklındakiler…
... Arkadaşım dedi ki;
"Ne kadar cesur kadınsın, seni uzun senelerden beri tanırım.
Geceden korkmazsın, yalnız sokağa çıkmaktan korkmazsın, hayvandan korkmazsın.
Tek başına babasız çocuk büyüttün, hayattan korkmazsın.
Ve hatta +
Yakın zamanda ağır bir kaza geçirdin, cesurca yaşamaya ve mücadeleye ve çalışmaya devam ederken, yine "hiçbir şeyden korkmazsın" dedi.
Yok dedim tatlım yok.
Ben bir tek şeyden korkarım.
Şaşırdı ve… aaaaa "nedir dedi".
Ben dedim alkol alanlardan ve alkoliklerden çok korkarım.
Tek korkum budur dedim.
Ve aslında kadın alkoliklerden, daha çok korkarım dedim.
Funda'nın aklındakiler…
… Hayat işte.
Güzide Duran'a ahlak dersi verenler, Hadise'ye ahlak dersi verenler.
Ve bu kadınları konuşanlar.
Ve diline dolayanlar.
Yemin ederim.
Asla.
Ahlak kelimesini ağzına almamalılar.
Ahlak kapısı olsa içeriye giremezler.
Utanmanız da yok.