Moda üzerine...
Moda nedir diye sorulsa: 'Modern yaşamın vazgeçilmez gereksinimi' şeklinde cevap verenlerin sayısı çoğunlukta olur.
Genel geçer anlatımlarda modanın tarifi; " Süslenme özentisi ve beğenilme tutkusuyla toplum hayatına giren geçici değişiklik " olarak veya benzeri ifadelerle yer alır.
Moda ile kültürü özdeşleştirmek büyük bir yanılgı olur.
Zira ikisi birbirinden ayrı olduğu gibi temelde zıt kavramlardır.
Kültür:
bir toplumun duyuş ve düşünüş birliğini oluşturan, gelenek durumundaki her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının topudur.
tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan her türlü değerlerle bunları kullanmada, sonraki kuşaklara iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümüne denir.
Moda, genellikle batı menşeili bir üretimdir.
İçerisinde siyasal ve sosyolojik mesajların bulunduğu, başka dini inanç ve toplumların geleneksel kültürünü, ahlaki yapısını ve kadim yaşam biçimlerini dönüştürmek için de kullanılan bir baskı aracıdır aynı zamanda.
Moda adı altında toplumların fikri yapısı hedef alınabilir ve çoğu zamanda öyle olmaktadır.
Batı medeniyeti, kendi emperyal icraatlarında en kullanışlı hedef kitle olarak genç nüfusu baz alır.
Zihinlerine yerleştirdiği "Moda, modern, çağdaşlık" gibi kavramların içini kendisine has bir mantıkla doldurarak "Giyim, kuşam, yiyecek, içecek, saç modeli" gibi yenilikler adı altında gençlere sevdirir ve büyük ideolojik dönüşümü başlatır.
Kendisinin sunduğu mamül ve biçimlerin dışındaki herşeyi aşağılar ve çağdışı olarak niteler.
Belli bir zaman sonra toplum, kapitalist ve emperyalist batının "Gönüllü mankeni" haline gelir.
Hayatının her aşamasına müdahale ederek toplumu yozlaştırır.
Kendi kadim kültürünü hakir gören, uzaklaşan ve zamanla reddeden bir nesil meydana getirir.
Moda, eğlenceli gibi görünür ancak masum değildir.
Toplumun dış görüntüsüyle birlikte zihinsel yapısı süratle dumura ve asimilasyona uğrar ve kendi geçmişine yabancı, inanç, ahlak ve kultürüne düşman bir nesil yetişir.
Bu tıpkı "Metan gazı" gibidir. Renksiz ve kokusuz!
Bir bakarsınız ki; Çocuklarınız size yabancılaşmış. Aynı evi paylaşan iki yabancı pozisyonundasınız. Ortak hiçbir şeyiniz kalmamış. Yemek zevkiniz farklı, farklı şeylere gülen ya da ağlayan yabancılar. Bunun adına kuşak farkı deselerde inanmayın!
Bu bir "Kayıp çocuklar vakasıdır"
Toplumumuzda son zamanlarda artarak ivme kazanan intihar ve cinayet olaylarında bu zihinsel işgalin getirmiş olduğu travmalar vardır.
Kendi mantığına göre ebeveynlerinin, arkadaşlarının veya komşularının kendisini anlamadığını düşünen gençlerin intihar sayısında ciddi artış gozlemlenmektedir.
Moda sadece giysilerinizi yönetmiyor, zihinleri işgal ederek "Mankurt" bireyler yetişmesini sağlamak üzere oluşmuş bir sömürü aracıdır.
Yukarda bahis ettiğim cümlelerin çizdiği şablon ve tahayyül ettiğiniz resmin hepimize çok tanıdık geldiğini düşünüyorum..