İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Vicdanın sesi: Artık susma zamanı değil

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Son günlerde yine haberlerde çok üzücü görüntülere şahitlik ediyoruz. Şiddete maruz kalan ve cinayete kurban edilen kadınlar... Birkaç dakika üzüldüğümüz, hüzünlendiğimiz, sosyal medyada birkaç paylaşım yaptığımız andan sonra unutup gidiyoruz. Artık hep beraber, toplu halde bir tepki göstermenin zamanı gelmedi mi? Ne dersiniz? Hassasiyet, teşviklerimizi korumak; toplumun en önemli mihenk taşlarından olan kadını, canı bu kadar büyük mağduriyet içerisinde yalnız bırakmamak... 

Her zaman söylerim: Şiddet sadece kadın, çocuk, erkek diye ayrıştırılmamalı. Ancak özellikle son zaman diliminde görüyoruz ki sevgilisi tarafından, eski eşi tarafından, hayatındaki var olan birisi tarafından katledilen, şiddete uğrayan ve sesini çıkaramayan kadınlar... Kadınlar adına daha fazla ses çıkarmalıyız. İnancımız gereği, yüce Allah’ın emaneti olarak insanlığa atfedilmiş; cennetin ayakları altında olduğu manevi iklimindeki kadının, annenin bu kadar sahipsiz, yalnız bırakılmaması lazım. İnsani ve vicdani noktada hepimizin topyekûn, daha gür bir sesle tepki göstermesi gerekiyor. 

Hukuki düzenlemelerde, sosyal yaşam disiplininde, hayatın var olduğu her yerde kadına daha fazla değer katmalıyız. Aslında söylenebilecek çok fazla şey var. Kelimelerin boğazımızda düğümlendiği, izlediğimiz görüntülerde izahın kilitlendiği, tükendiğimiz zamanlar...

 Onun için söylüyorum: Birkaç edebi cümleyle, birkaç etkileşim alacak paylaşımla geçiştirilemeyecek kadar çok önemli bir durum. Canı yaşatmak, insanı yaşatmak... Kadına şiddetin son dönemlerde zirve yaptığı bu hali hiçbirimiz görmezden gelmeyelim. Önümüzdeki günler için çok daha yasal düzenlemelerle, hukuki yaptırımların artırılmasını umut ediyorum. Siz de, biz de, hepimiz de çevremizde gördüğümüz, gözlemlediğimiz, hissettiğimiz mağdur insanlar varsa onların yanında daha güçlü duruş sergilemeliyiz. Bu sadece art arda dizilmiş birkaç cümlenin oluşturduğu bir köşe yazısı değil; bu vicdanın sesi, bu hepimizi insani bir harekete davet! Hep beraber, topyekûn birlikte, toplumsal değerlerimizi koruyarak, bize yakışan halde, insani hassasiyetimizle duruş sergileme daveti... 

Bu toplum, öylesine güzel manevi değerlere, muhteşem bir medeniyet mirasına sahip ki; birbirimize o nezaketi, güzelliği, samimiyeti yansıtmaya devam edelim. Kıran, döken, yıkan, öldüren, parçalayan değil; muhabbetle, hassasiyetle, içtenlikle yaşatan duruşumuza davet bu... 

Dünyanın çok zorlu süreçlerden geçtiği, insani hassasiyetlerini kaybettiği zamanlarda hakikat yolculuğu bize merhametin savunucusu olmayı söylüyor. Onun için cana, canlıya daha fazla merhamet, daha fazla saygı duyuyoruz. Vicdanın, vicdanların sesi olabilmek en önemli dokunuş olsa gerek.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...