İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Sıfır dedi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Deniz kenarındayım saat 07.00.

Güneş doğuyor yüzüme, o kadar mutluyum ki.

Şükür diyorum.

Bir beyefendi var, yan tarafta, günaydın hanımefendi güzel bir gün olsun dedi.

Sağ olun, teşekkür ederim size de günaydın olsun dedim.

Ne güzel, her sabah erken geliyorsunuz sizi hep görüyorum dedi.

Ben de erken geliyorum, güneşte kalamıyorum, hemen denize girip çıkmalıyım dedi.

Ben de erken giriyorum denize, iskele kalabalığı sevmiyorum ve güneş yüzüme bana doğsun çok seviyorum.

O denize girdi yüzerek kayboldu, ben yüzerek başka tarafa kayboldum.

Saat 08.30 çıktım denizden.

Beyefendiye çıkmış, şort, tişört ve şapka hemen giyinmiş çay söylemiş oturuyor.

Cilt rahatsızlığım var benim dedi.

Vitiligo, deri renk değiştiriyor, güneş görmemesi lazım dedi.

Evet, bütün vücudu belirgin cilt rahatsızlığında renk değiştirmiş.

Eşi var, 2 çocuğu varmış.

Senelerden beri, bu saatte gelirim, çıkar evime giderim dedi.

Öylece sohbete başladık, daha doğrusu o anlatmaya başladı.

Evde eşim uyur, kızım uyur bu saatte kimse bana eşlik etmez dedi.

25 senelik evliyim, sizce karım benimle bu saatte kaç defa denize inmiştir dedi.

Anladım ki az.

10 defa olmuştur dedim.

Sıfır diye bağırdı, sesi o kadar yüksek çıktı ki.

Belli ki dertli.

Benim cilt hastalığım var ve bu saatler dışında denize gelmek, güneşe çıkmak gibi şansım hiç yok dedi.

Sizce benim karım bu hastalığa yakalanmış olsa idi, ben onunla her sabah gönüllü ya da gönülsüz gelmek zorunda kalır mıydım, kalırdım dedi.

Gelmeme şansım ne olurdu, dedi ve sıfır diye bağırdı.

Hani kadınlar naifti, naif falan değiller dedi.

Ve can akıcı çimleri kurdu.

Maddi ve manevi naif değiller dedi.

Bence de değiller diyemedim ve daha doğrusu demedim.

Bu ülkede evlilikler, kadının elinde ve kontrolündedir ve erkeğin tasmalı köpek kadar hakları yoktur dedi.

Varmış gibi görünür ama sıfır diye bağırdı.

İstanbul'da sabahları yürüyüş yaptığı arkadaşı varmış.

Arkadaşının köpeği de yanlarında hep yürüyüşe gelirmiş.

Arkadaşı anlatıyormuş, şunu yer, bunu yemez, sokağa çıkması gereken çiş saatleri falan. 

Köpeğin yaşamını anlatırken, aslında köpeğinin yaşama haklarını anlatıyor.

Ve beyefendi bana diyor ki!

Yemin ederim ki, bana bu kadar dikkat eden insan yok.

Yemin ederim ki, benim bu kadar haklarım yok.

Düzen böyle diyor.

Düzeni değiştirme şansım var mı diyor ve sıfır diye bağırıyor.

Diyorum ki eşinize, lütfen bir sabah benimle gel, beraber gidelim bana eşlik eder misin diye yalvarın diyorum.

Yalvarmak önemlidir ve çok hassas bir duygudur zorlayın diyorum.

Hiç şansım yok, sıfır diye bağırıyor 

Sıfır kulaklarımda çınlaya çınlaya eve geliyorum.

Sıfır.

 

Funda'nın aklındakiler…

...İnan Kıraç’ın evliliği mahkeme kararı ile iptal edilmiş.

İnan bey 75 yaşında ve geçen sene Emine hanım ile evleniyor.

Eh Emine hanımın bir bildiği olmalı değil mi?

75 yaşında bir adam ile flört edecek, ya da beraber yaşayacak hali yok, evleniyorlar.

Kızı İpek Kıraç mahkemeye başvuruyor, babamın "fiili ehliyeti" yok diyor.

Dava açıyor, evliliğin iptalini istiyor, İnan Bey'in Adli Tıptaki kontrollerinin sonucunda, evet fiili ehliyeti yok v asi atanması gerekir raporu çıkıyor.

Ah para ah.

Zenginlik, mal mülk, para bu kadar çok olmasaydı, kızı babasının evliliği ile ilgilenecek miydi bilmiyorum.

Kendi evlerinde mütevazi emekli maaşı ile geçinen bir babası olsaydı.

Bu kadın, babama nasıl davranıyor, acaba iyi bakıyor mu diyecek miydi bilmiyorum.

Bu ve benzeri davalar.

Tamamen, para odaklı ve sebebi miras olan davalardır.

Ve daima kadınlar arasında yaşanan savaşın, adı, açık açık para olan davalardır.

 

Funda'nın aklındakiler…

... Genç kadın masada ben hiç magazin izlemem dedi.

Çok haklısınız, ne kadar iyi yaptınız, hiç izlemeyin boş işler dedim.

Para kazanmasam umurum olmaz, para kazandığım için, magazin yorumluyorum, yoksa bana ne ki dedim.

Gecenin ilerleyen saatlerinde.

Çok merak ediyorum size sorayım, Ezgi Mola ile Enis Arıkan ile niye bozuştular dedi.

Onlar çok yakın arkadaştı dedi.

Gerçekten, magazini hiç izlemeden magazin içinden en merak ettiğiniz konu bu mudur dedim.

Evet dedi.

Vallahi bilmiyorum, merak etmek aklımın ucuna dahi gelmedi dedim.

Ama bildiğim bir şey varsa, yarın bir iş olur, iyi para olur, "can dostumla bir kahve molası" diye paylaşım yaparlar dedim.

Hakikaten zurnanın zırt deliği gibi.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...