Dijital dünyanın görünmeyen etkisi
İzlediğimiz görüntüler, ekranımıza düşenler, son günlerde tanık olduklarımız… Sadece felaket haberleri, kaos, kriz, hastalıklar… Hepimizin duygu durumunu etkileyen bir hal aldı. Sosyal medyada, haber sitelerinde kötü haberlere takılıp kalıyoruz.
Hep olumsuz içerikler, hep savaş haberleri… Evet, bunlar hayatın gerçekleri. Görmezden mi geleceğiz? Tabii ki hayır. Ancak gün içerisinde bu kadar sık olumsuz haberlere maruz kalmak, hepimizi inanılmaz derecede etkiliyor.
Bir süre sonra yorgunluk, tükenmişlik ve umutsuzluk hissi oluşuyor. Uyku düzenimiz bozuluyor, odaklanmakta zorlanıyoruz. Aslında sosyal medya kullanımımızı sınırlamalı, iyi haberlere, hayata, doğaya, ailemize ve sevdiklerimize daha fazla vakit ayırmalıyız.
Eğer kaygı eşiğimizi düzenleyemez; depresyon ve stres seviyemizi kontrol altına alamazsak, bu hem kendimiz hem de toplumumuz için onarılması çok daha güç durumlara yol açabilir. Kendi dünyamızdan bu kadar soyutlanmak; üretimimizi, hayata konsantrasyonumuzu ve geleceğe dair umutlarımızı yıkıyor.
Biraz kendimize ve sevdiklerimize kalmamız gerekiyor. Medyanın reyting kaygısıyla, dijital dünyanın etkileşim uğruna sansasyonel hale getirdiği ve dramatize ettiği haberler yüzünden büyük yıkımlar yaşıyoruz. Biraz dinlenmek lazım. Belki de biraz detoks yapmak… Telefonlardan, sosyal medyadan, haberlerden bir süreliğine uzaklaşmak.
Gerçekten de her saniye, birkaç dakika sonra bir şey olacak, bir felaket yaşanacak kaygısıyla yaşamak, baş edilebilir bir durum değil. Kendimize daha fazla zarar vermeden, bu iletişim durumunu kontrol etmeliyiz.