İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Allah'a Giden Yol Habibullah'ı Sevmekten Geçer

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Teşrifiyle cümle âlem nura gark oldu. Cihanın rengi değişti.O nur ile güneş bir başka parıldadı, çiçekler elvan-ı nukuşuyla daha bir coşkuyla açıp o güzeller güzelini karşıladılar. Rüzgârlar O'nun ismini terennüm ettiler.

Velâdetiyle yeryüzüne nevbahar geldi. Melekler dahi nuruna pervane oldular. Hz Muhammed (sav) âlemlere rahmet olarak gönderildi. Beşerin en karanlık döneminde vahşet ve isyanda esfel-i safiline tedenni etmiş cahiliye zulûmatı içinde doğan bir güneş oldu.

Taşa, toprağa, ağaca, yere, göğe, hayvana en önemlisi de insana hak ettiği kıymeti kazandırdı. Bir nevi ölmüş mevcudat ve ölmüş kalpler onun nefesiyle dirildi. Kısa zamanda öyle bir topluluktan karanlık gecelerde insana yol gösteren yıldızlar gibi ehemmiyetli şahsiyetler yetiştirdi, karıncayı incitmeyecek hassasiyette insanlar haline geldiler. 

Ömer'i Hazreti Ömer(ta), Vahşi'yi Hazreti Vahşi(ra) yapan, O'nun nazarından başkası değildi. Peygamberliğinden evvel dahi El Emin olarak bilinip itimad edilen,Kur'an'da "Şüphesiz sen pek büyük bir ahlâk üzeresin" âyeti ile övülen, Aişe Validemiz'in(ra) tarafından "Yaşayan Kur'an" olarak tavsif ettiği; "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" âyetine tamamı ile imtisal eden; iffette,şecaatte hikmette sırat-ı müstakim üzere olan o Fahr-i Âlem Efendimiz'in (sav) her hali beşere bir modeldir, model olmalıdır. 

Beşerin ve bilhassa müminlerin hâl-i hazırda ettiği feryatların, çektikleri acıların altında Efendimiz'den ayrılmak O'nun nurundan uzak kalmak yatıyor. Ne evlerimiz Peygamber evine, ne yaşantımız, ne düğünlerimiz, ne evliliklerimiz, ne ahlâkımız O'nunkine benziyor.

Sofralarımızdan, Mevlânâ'nın (ks) ifadesiyle "Firavun'un kokusu"geliyor. Bıraktığı Kur'an ve sünnete temessük ettiğimiz takdirde kurtulacağımızı ve ümmetinin fesadı zamanında sünnete ittiba edene yüz şehit sevabı verileceğini ifade eden Fahr-i Âlem Efendimiz'in (sav) yolundan ayrılanlar bilmelidir ki, başka necat yolu yoktur. 

Her halini, ömrünün her dakikasını ibadete çevirmek isteyen sünneti seniyyeye ittiba etmeli. Zira küçük sanılan bir amel dahi, yemeğe besmele ile başlamak, uyurken abdestli olmak, şartlarına riayet edilerek yapılan bir alışveriş gibi amellerin tatbik edilmesi doğrudan doğruya o şer'i hükümleri koyan Allah'a insanı götürür. 

Huzurda olduğunu hatırlatır, ibadet sevabı kazandırırarak bâki meyveler verir ve her bir sünnet-i seniyye içinde Allah'ın esma-ül hüsnası tecelli eder. Rebiülevvel Ayı'nın on ikinci gecesi Peygamber Efendimiz (sav) dünyayı teşrif etti. 

Ümmeti olarak hayatımızda manen öldürdüğümüz o Şefiimiz Hz.Muhammed'in (sav) sünneti seniyyesini tekrar ihyâ etmemiz, hayatımızı buna göre inşâ etmemiz kurtuluşumuza vesile olacaktır. "Kardeşlerimi görmeyi arzu ediyorum" diyen, mahşerde onları abdest azalarından tanıyacağını ve Kevser Havuzu'ndan su içireceğini ifade eden, velâdetinde “Ümmeti” yaşarken "Ümmeti" ve mahşerde herkes "Nefsi" dediği halde "Ümmeti" diyecek olan ve kendisine tâbi olan günahkâr ümmetine şefaat edecek olan çok şefkatli ve çok merhametli Peygamber Efendimiz'i (sav) rehber edinmeliyiz.

Zira Allah'a giden yol Habibullah'ı sevip itaat etmekten geçiyor. Bütün nurların O'nun nurundan yaratıldığı Muhammed'e (sav) salât ve Selâm olsun ve "Habibim" dediği o güzeller güzeli Sevgiliye ümmet eylediği için Allah'a hamd ü senâlar olsun.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...