İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Mevlid-i Nebevi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Cenabı Hakk’ın rahmeti gibi muhabbeti de kâinatı kuşatmış. Muhabbetine en lâyık olan cemal ve kemalinin şuaları olan, esmasını en güzel yansıtan, masnuat ve mahlukâtının içinde en güzeli Resul-i Ekrem aleyhissalatu vesselam’dır. 

Hz Âdem’den bu zamana kadar O’nun gibi bir Zât dünyaya gelmemiş ve kıyamete kadar da gelmeyecektir. Allah’ı sevdiğini iddia eden birinin Habibullah’ı sevmesi ve O’nun sünnetine ittiba ederek o muhabbetini ispat etmesi gerekir, zira sevgi ispat ister ve Allah’ın en sevdiği yani Habibullah olan Zât, Peygamber Efendimiz’dir ve kullarının da O en çok sevdiği Zâta benzemesini ister. 

Allah’ı sevdiğini söylediği halde hadisleri kendi akıllarınca beğenmeyen, inkâr edenlerin bu söylemi kuru bir iddiadan başka bir şey değildir. Akıllarına ve ilimlerine güvenen bazı zevât, kıyamet alâmetleri, âhir zaman ve bazı amellerin sevapları ile alâkalı veya müteşabih olan hadisleri anlayamadıkları, akıllarına sığdıramadıkları için zayıf, mevzu olarak nitelendirmişler ve bazıları imanları zayıf ve enaniyetleri kuvvetli oldukları için inkâr etmişler.

Günümüzde de bunların sayıları bir hayli fazla olduğu için arkalarından milyonları sürükleyip büyük hadis râvilerini yalanlayıp müminleri şüpheye düşürerek Peygamberimiz’den(sav) uzaklaştırmışlar. Nitekim Bediüzzaman Hazretleri hadisleri anlamaya çalışırken ihtiyatlı olmaya davet ediyor ve bunu şu şekilde ifade ediyor: ”Aklın hilaf-ı hakikat gördüğü bir hadîsin inkârına kalkışma! ‘Ya bir tefsiri ya bir tevili ya bir tabiri vardır’ de, ilişme!” 

Bu ikaz dikkate alınmalı, hemen inkâr yoluna gidilmemeli, güvenilir eserlerden, işin ehli olanlardan doğrusu öğrenilmelidir. Doğruyu yanlıştan ayırabilmek için Fahr-i Âlem Efendimiz’i (sav) iyi tanımak gerekiyor.

Zira ancak tanıdıkça bu kadar kıyl ü kâl arasından O Habib-i Kibriyâ’nın vahy-i ilâhiye dayanan birer hikmet tanesi olan sözleri seçilip anlaşılabilir.Tanıdıkça o güzeller güzeli sevilir.Tanıdıkça muhabbetullaha erilir. Bütün kâinat O’nu tanıyor. Kamer, Efendimiz’in bir parmağıyla, O’na olan iştiyâkından ikiye ayrılmış.

Dağlar, ağaçlar, kuşlar, vahşi hayvanlar tanıyıp nübüvvetini tasdik etmişler. O’nu tanıması, bilmesi gereken şuur sahibi insan şayet bunu yapmazsa câmid varlıklardan, bitkilerden, hayvanlardan daha aşağı derekelere düşer, insaniyetini kaybeder. Peygamber Efendimiz’in (sav) dünyayı teşrif ettiği Rebiülevvel Ayı, Mevlid Gecesi O’nu tanımamız için büyük bir fırsattır.Kendi doğum günlerini ehemmiyetle kutlayıp, ilân edip “Sirâc-ı Münir” olan Efendimiz’e bunu çok görmek, lâyık görmemek büyük bir vebaldir.

Gönülleri nübüvvet kandiliyle nurlanmamışların, Allah’tan bir hayli uzaklaşmış bu zamanın müslümanını bir gece de olsa tevbe ve ibadetten alıkoymaları büyük bir yanlıştır. Mevlid-i Nebeviyemiz mübarek olsun.

Fahr-i Âlem Efendimiz velâdetiyle karanlıkları nurlandırdığı gibi İslâm ümmetinin de zulüm ve zulûmattan kurtuluşuna ve yeniden doğuşuna vesile olsun. Allahım! Risalet semâsının güneşi ve nübüvvet feleğinin kameri olan Zât ile, doğru yola erişenlerin hidayet yıldızları olan âl ve ashabına salât et.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...