Beyin göçü mü, zihin göçüğü mü?
Uzun yıllardan beri gündemde olan ve çoğunlukla muhalif kesimin siyasi bir argüman olarak iktidarı suçlayıcı bir silah gibi kullandığı "Beyin göçü" kavramını "Türkiye bir doktor kaybetti, mühendis kaybetti v.s" cümlelerle klasik bir sosyal bir travmaya evirme çabasındadır.
Avrupa'da yaşayan herkes bilir ki; Türkiye'nin kaybettiği o mühendisler, Avrupa için restoranlarında çalıştırdığı bir garson veya bulaşıkçı kazanımı olarak hanesine kaydetmektedir.
Zor koşullarda çalıştırılan sözde beyin kayıplarımız!ın birçoğu yaşadığı acı tecrübe sonrası utanç ve mahcubiyet içinde ülkesine geri dönmektedir.
Aslında mesele zannedildiği gibi bir beyin göçü değil, "zihin göçüğüdür!"
Tanzimattan bu yana gelişen "Batılılaşma" sevdası maalesef büyük bir algı operasyonuna evrilmiş ve büyük bir akım oluşturmuştur.
Osmanlının yıkılışının hemen sonrasında jön türklerin, İstanbul'a gelen ingiliz heyetini memnun edebilmek için o dönem kullanılan atlı arabalrda atları salıp yerine kendilerini bağlayarak ingiliz heyetini taşıyan arabayı cektiklerini belgeleyen utanç vesikası arşivlerde hala yerini koruyor.
Gençlerimiz üzerinde neredeyse bir asır ilkokul sıralarında başlayan algı eğitimiyle, kendi tarihine düşman batılı mankurtlar yetiştiren bir sistem gerçeğini iyi tahlil etmek gerekir.
Bugün içinde bulunduğumuz coğrafyada savaşların eşiğine gelmemize ramak kalmışken, ülkedini, milletini ve vatanını savunmakla ilgili hiçbir endisesi olmayan, hayatı marka cep telefonuna sahip olmak, lüks ve konfordan ibaret düşünen bir gencin ne beynine ne de mesleğine ihtiyacımız yoktur.
Zihini göçük altında kalan bu zihniyetin ne devlete ne de millete sağlayabileceği hiçbir fayda yoktur.
Bu sebepten zihni göçmüş beyinlerin istediği ülkeye göçmesi bilakis memleket menfaatinedir.
Aslolan tek gerçek şudur; " Mevzu vatansa gerisi teferruattır!"
15 Temmuz'da nice prof, dojtor, general gibi titrlere ve makama sahip kişilerin hakikatte sadece vatan haini olduğunu gördük ve yaşadık.
Ülkemizin elbette doktora, mühendise, mimara ve her türden vasıflı kimselere ihtiyacı vardır.
Ancak; En başta vatansever beyinlere ihtiyaç vardır.
Mesleğinde her başarılı kişinin rakamsal değeri sıfırdır. Öyle ki; Elde ettiği her başarı namı hesabına bir sıfır olarak eklenir.
Bir kişi onlarca sıfır rakamına sahip olur.
Ancak; Vatanseverlik tüm o sıfırların başına gelecek olan 1 rakamıdır.
Özetle; Vatan, millet ve inançlarınıza bağlılığınız varsa titriniz ve mesleğiniz değer kazanır.
Aksi halde kocaman bir sıfırlar çöplüğünden başka hiçbir kıymetiniz olmaz...