İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Bahçeli’nin TRÇ hamlesi: Washington’a sert mesaj, içeriye güçlü güvence

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Avrupa, Rusya’ya karşı giderek sertleşen bir cephe inşa ediyor. Kopenhag’da toplanan Avrupa Siyasi Topluluğu zirvesinde, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dan Almanya Başbakanı Friedrich Merz’e kadar liderler, Rusya’yı yalnızca Ukrayna için değil, tüm Avrupa için varoluşsal bir tehdit olarak nitelendirdi. Dondurulmuş Rus varlıklarının Ukrayna’ya aktarılmasından, Rus İHA’larının imhasına kadar uzanan agresif senaryolar, Avrupa’nın savaş söylemini tırmandırdığını gösteriyor. Bu gerilimli atmosferde, MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Türkiye, Rusya ve Çin (TRÇ) ittifakı kurulmalı ve Türkiye bu ittifakta yer almalı” önerisi, küresel ve yerel siyasette bir deprem etkisi yarattı. Bu çıkış, yalnızca bir dış politika önerisi değil; aynı zamanda iç politikada bir güç gösterisi, uluslararası arenada ise stratejik bir satranç hamlesi.

İÇ POLİTİKADA ÇELİKTEN BİR MESAJ:“TÜRKİYE YALNIZ DEĞİLDİR”

Sayın Bahçeli’nin TRÇ önerisi, sadece bir jeopolitik vizyon değil; aynı zamanda Cumhur İttifakı’nın tabanına yönelik güçlü bir iç politika manifestosu. Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinde “yalnızlaştırıldığı” ve “dış politikada sıkıştırıldığı” yönündeki muhalefet eleştirilerine karşı, Sayın Bahçeli adeta bir kale gibi yükseliyor: “Türkiye yalnız değildir, aksine alternatif ittifaklarla oyunu yeniden şekillendirebilecek bir aktördür.” Bu çıkış, iç kamuoyunda “Türkiye masada sadece bir figür değil, oyunu belirleyen bir güçtür” algısını perçinliyor.

Cumhur İttifakı’nın “yerli ve milli” söylemi, bu öneriyle küresel bir boyuta taşınıyor. Sayın Bahçeli, Türkiye’nin bağımsız bir aktör olarak kendi yolunu çizebileceğini vurgularken, aynı zamanda iktidarın tabanını konsolide ediyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kritik ABD ziyareti öncesinde, bu hamle iç cephede moral ve destek inşa ediyor. Muhalefetin “Batı’ya bağımlılık” eleştirilerini boşa çıkaran bu çıkış, Türk halkına “devletimiz her koşulda güçlü alternatifler yaratabilir” güvenini aşılıyor.

DIŞ POLİTİKADA STRATEJİK SATRANÇ: ERDOĞAN’IN ELİNİ GÜÇLENDİREN KOZ

Sayın Erdoğan’ın ABD ziyareti, küresel siyasetin en sıcak döneminde gerçekleşiyor. Washington’da Ukrayna’ya yapılan yardımlar iç politikada tartışma konusu olmuşken, Avrupa Rusya’ya karşı giderek daha şahin bir tavır sergiliyor. İşte tam bu noktada, Sayın Bahçeli’nin TRÇ önerisi, Sayın Erdoğan’ın pazarlık masasındaki elini güçlendiren bir koz olarak ortaya çıkıyor. Bu hamle, ABD’ye net bir mesaj iletiyor: “Türkiye’nin tek seçeneği Batı değil; Rusya ve Çin eksenli alternatif ittifaklar masada.”

TRÇ önerisi, Türkiye’nin NATO’daki konumundan enerji güvenliğine, Karadeniz’deki stratejik rolünden Orta Doğu’daki nüfuzuna kadar her alanda ağırlığını artırıyor. ABD, Türkiye’nin küresel satranç tahtasındaki bu çok yönlü manevra kabiliyetini göz ardı edemez. Sayın Bahçeli’nin çıkışı, Erdoğan’ın Washington’da masaya koyacağı “Türkiye’yi kaybetme lüksünüz yok” mesajını destekleyen bir diplomasi silahı niteliğinde. Bu, yalnızca bir blöf değil; Türkiye’nin son yıllarda geliştirdiği çok kutuplu dış politika anlayışının somut bir yansıması.

AVRUPA’NIN SERTLEŞMESİ TÜRKİYE’NİN DEĞERİNİ ARTIRIYOR

Avrupa’nın Rusya’ya karşı giderek sertleşen tutumu, Türkiye’nin jeopolitik değerini daha da parlatıyor. Karadeniz’deki tahıl koridoru girişimi, enerji hatlarındaki kritik rolü, Rusya ile Batı arasında ara bulucu diplomasisi… Türkiye, hem Moskova hem de Batı için vazgeçilmez bir denge unsuru. Üstelik Çin’le derinleşen ekonomik ilişkiler ve Kuşak-Yol Girişimi’ndeki stratejik konumu, Türkiye’yi Asya’nın yükselen gücüne bağlayan bir köprü haline getiriyor.

Sayın Bahçeli’nin TRÇ önerisi, Türkiye’nin bu çok katmanlı diplomasi yeteneğini küresel arenada görünür kılıyor. Avrupa, Rusya’ya karşı askeri ve ekonomik yaptırımları artırırken, Türkiye’nin hem Batı’yla hem de Doğu’yla aynı anda konuşabilen bir aktör olması, Ankara’nın elini daha da güçlendiriyor. Sayın Erdoğan, ABD ziyaretinde bu esnekliği kullanarak, Türkiye’nin sadece bir NATO üyesi değil, aynı zamanda küresel dengelerde söz sahibi bir güç olduğunu kanıtlayabilir.

TRÇ’NİN KÜRESEL ETKİLERİ: YENİ BİR DÜNYA DÜZENİ Mİ?

Sayın Bahçeli’nin TRÇ önerisi, sadece Türkiye’nin değil, küresel siyasetin de dengelerini sarsabilecek bir vizyon. Rusya ve Çin’in Batı’ya karşı oluşturduğu karşıt eksen, son yıllarda BRICS gibi platformlarla güçleniyor. Türkiye’nin bu eksene dahil olması, NATO içinde bir üye ülkenin Batı dışı alternatifleri ciddi bir şekilde değerlendirdiğini gösteriyor. Bu, Washington ve Brüksel için bir uyarı zili. Aynı zamanda, Türkiye’nin bağımsız dış politika vizyonunu dünyaya ilan eden bir manifesto.

TRÇ ittifakı, enerji, ticaret, savunma ve teknoloji gibi alanlarda yeni bir iş birliği bloğu yaratabilir. Türkiye’nin bu ittifakta yer alması, sadece bölgesel değil, küresel bir güç merkezi olma yolunda atılmış cesur bir adım olur. Üstelik bu hamle, Türkiye’nin Batı’yla ilişkilerini tamamen koparmadan, Doğu’yla daha sıkı bağlar kurarak denge politikasını sürdürmesine olanak tanıyor.

ÇİFTE MESAJ KÜRESEL GÜÇ

Sayın Bahçeli’nin TRÇ çıkışı, hem içeriye hem dışarıya yönelik çifte bir mesaj taşıyor: İçeride, Türk halkına “Türkiye güçlüdür, yalnız değildir, kendi yolunu çizebilir” güvenini aşılarken; dışarıda, Batı’ya “Türkiye alternatifsiz değildir, kendi oyununu kurar” uyarısını yapıyor.

Avrupa’nın Rusya’ya karşı sertleştiği, ABD’nin ise Ukrayna konusunda iç politikada sıkıştığı bu kritik dönemde, Türkiye’nin en büyük avantajı çok yönlü diplomasi kabiliyeti. Sayın Erdoğan’ın ABD ziyaretinde elini güçlendiren bu esneklik, Türkiye’yi ne Batı’ya ne de Doğu’ya tamamen bağımlı bir aktör olmaktan çıkarıyor. Sayın Bahçeli’nin TRÇ hamlesi, bu denge oyununun en çarpıcı göstergesi: Türkiye, kendi kurallarını yazan, küresel satranç tahtasında hamle yapan bir lider ülke.

Bu çıkış, sadece bir öneri değil; Türkiye’nin yeni dünya düzeninde kendine biçtiği rolün ilanı. Ankara, hem Batı’yı hem Doğu’yu masada tutarak, küresel güçler arasında vazgeçilmez bir denge unsuru olduğunu kanıtlıyor. Sayın Erdoğan’ın ABD ziyaretinde bu mesajın yankıları, küresel siyasette uzun süre konuşulacak.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...