Yeni Birlik Gazetesi
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Çocuklarımız tehlike altında, farkında mıyız?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Şimdilerde çocuk ya da ergen olmak, geçmişe göre çok daha zor.

Yaşıtları arasında uğradıkları zorbalıklar, her geçen gün daha tehlikeli sonuçlar doğuruyor. Kız çocukları ellerinde kesici aletlerle sorun çözmeye çalışıyor, erkek çocukları ise okulda ya da mahallede “güçlü görünmek” uğruna çeteler kuruyor. Çoğu zaman birilerine zarar vermeden kendini kanıtlayamayacağına inanıyor.

Bu tablo sadece birer haber değil; toplumun gözlerinin önünde, sessizce büyüyen bir yara.

Evet, bunlar artık hepimizin bildiği ama çoğu zaman görmezden geldiği gerçekler.

Peki ya bu hale nasıl geldik?

Çocukların her isteğini sorgusuz sualsiz yerine getiren, sınır koymayı sevgisizlikle karıştıran bir ebeveynlik anlayışı giderek yaygınlaştı. “Hayır” kelimesini duymadan büyüyen çocuklar, reddedilmeyi bir hakaret, sabrı ise gereksiz bir bekleyiş olarak görmeye başladı. Oysa sevgi kadar sınır da çocuğa güven verir; çünkü çocuk, yönünü o sınırlar sayesinde bulur.

Sorunlu çocukların ebeveynleri ise çoğu zaman “çevre faktörünü” suçluyor.

“Arkadaşı olmasaydı, benim çocuğum yapmazdı…”

Ama unutmamak gerekir ki kötü örnek her zaman vardır. Önemli olan çocuğumuza iyiyle kötüyü ayırt edebilecek vicdanı ve farkındalığı kazandırmaktır. Çünkü hiçbir toplum, sorumluluk almayan bireylerle yükselemez.

Her insan hata yapar. Mühim olan, yaptığı yanlışı kabul edebilmek ve telafi edebilme gücünü gösterebilmektir. Bizim görevimiz; çocuklarımıza mükemmel olmayı değil, hatalarından öğrenmeyi öğretmektir.

Çünkü insan olmanın özü, kusurlarıyla birlikte doğruyu aramaktır.

Bugün çocuklarımızın birçoğu, yaşlarının masumiyetini değil; çevrenin dayattığı bir “güçlü olma” baskısını taşıyor. Bu baskı, onları hem duygusal hem de ahlaki anlamda erken yaşta yıpratıyor.

Oysa her canlı gibi onların da yaşam hakkına, duygularına ve gelişim süreçlerine saygı duymak zorundayız.

Evet, çocuklarımız bizim için çok özel ve kıymetli. Ama bir gerçeği unutmamalıyız:

Dünya sadece bizim çocuklarımızın etrafında dönmüyor.

Onları hayata hazırlarken, başkalarının haklarına saygı duyan, empati kurabilen, vicdanlı bireyler olarak yetiştirmeliyiz. Çünkü geleceği inşa edecek olan sadece bilgi değil; insanlık duygusudur.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...
tracking pixel