İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ŞAKASI KALMADI

YAYINLAMA:

O kadar “olmayacak şey” gibi görünüyordu ki, Donald Trump adlı maskaranın Amerika Başkanlığı yarışına katılması bir yıldan uzun süre boyunca ülkenin medyasında ve kamuoyunda “matrak konusu” sayıldı. O adı duyunca sırıtmayan yoktu. Karikatüristler ve mizah yazarları bayram ediyordu kolay malzeme bollandı diye. Herkes neden yüzde yüz emindi kendi düşüncesinden? Başkanlığı ile “öyle bir adamın” adı yan yana gelemezdi de ondan.

Nasıl bir adamın?

Dilimizde öyle tipleri anlatmaya yarayan sözcükler pek boldur: Andavallı, maganda, mankafa, hödük, hırt, hırtapoz, hırbo, hışır, hıyar, hayta, ham halat, haymana öküzü, hergele, malak… Daha da var ama uzatmayayım. Sonra işler hızla tersine döndü. Ön seçim sonuçları alındıkça, Amerikan ahalisinin büyük çoğunluğunu kesinlikle “Trump düzeyinin üstünde” gören seçkinlerin çok tehlikeli bir yanılgı içinde oldukları anlaşıldı.

Niçin tehlikeli?

Atlantik ötesindeki gerçekler bize yabancı. Hatırlatılmaları etkili olmuyor burada. Gelin şunu düşünelim: Aramızdan bir Türk Trump’ı çıksa neler söyler, neler yapmaya kalkar “Bütün Kürt asıllıları sınır dışı edelim, geri gelmek isteyenleri de almayalım” der. “Suriye sınırına boydan boya üç metre yükseklikte duvar çekelim, üstünü de elektrikli tellerle takviye edelim. Pahalıya patlar diye kaygılanmayın. Parasını size ödetecek değilim ya. Suriyeliler ödeyecek. “Irak’taki petrol bizimdir. Müzakere falan yok. Ordumuz güçlü; bir işe yarasın. Oraya gidip, karşı çıkanların kafasını patlatıp, petrole el koyacağım. O kadar.” “Kadınların politikaya karışması da neymiş! Avrat lafı mı dinleyeceğiz? Onların hangi gün nerelerinden kan boşalacağı belli olmaz.” Evet, yüce müttefikimizin direksiyonunu kapmaya soyunan zat böyle bir kişi işte. Söylemleri ve programı gerçekten o biçim. Kendi politikacılarımızın düzeyinden ve üslubundan yakınıp duruyoruz ya; o yana göz atıp halimize şükredelim. Ve 2017 Şubat’ında dünya “Deli var!” feryatlarıyla çınlayan bir sokağa dönerse ne yapacağımızı düşünüp önlem alalım şimdiden.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...