Ablam gümbür gümbür geliyor…
Bazı isimler vardır, uzun süre ortada görünmeyince insan eksikliğini hisseder. Oynadığı her karakterin altını dolduran, izleyicide iz bırakan isimler… İşte Olgun Şimşek onlardan biri. Uzun süredir bir yerde yoktu, nedenini hep merak ediyordum. Gerçekten özlemiştim. Şükürler olsun, sonunda yeniden ekrana dönüyor. Hem de çok güçlü bir hikâyede.
O oyunculardan bir diğeri de Gonca Vuslateri… Bu sezon onu hiçbir dizide görmeyeceğim diye içten içe üzülüyordum. Neyse ki öyle olmadı. Onun enerjisi, zekâsı ve oyunculuğu bu hikâyeye çok yakışacak.
Yeni dizinin adı ‘’Ülker Abla’’. Yapımcılığını Gold Film üstleniyor. Seray Şahiner’in aynı adlı kitabından uyarlanan bir proje. Kadına şiddet, hayatta kalma mücadelesi, yeniden doğma… Ama bunları ağdalı değil, sade ve gerçeğe yakın biçimde anlatacak gibi duruyor. Yönetmen koltuğunda Ömür Atay var, yayın adresi Now.
“Ülker Abla” bence; sadece bir kadının değil, hayatta tökezlemiş ama ayağa kalkmaktan vazgeçmemiş herkesin hikâyesi olacak gibi.
İKİLEMLİ!
Yeni sezon yaklaşırken televizyon dünyası yine hareketlendi. Yapımcılar hummalı bir hazırlık içinde, her kanalda yeni projeler konuşuluyor. Final yapan dizilerin yeri hemen dolacak gibi görünüyor. Ocak döneminde izleyiciyle buluşması planlanan yapımlardan biri de “Yeraltı.”
Yeraltı deyince aklıma ilk gelen; mafya, hesaplaşma, silah sesleri… Başrolde Deniz Can Aktaş var. Geçtiğimiz sezon da kaşları çatık, elinde silah koşturup duruyordu. Kasıntı hallerinden sebep izleyememiştim. Umarım Deniz Can’ı yine benzer hallerde görmem. Çünkü ben artık cidden o bakışlardan, o ezber tavırlardan çok sıkıldım.
Karşısında Devrim Özkan var. Onun oyunculuğunu beğeniyorum. Özellikle “Çift Kişilik Oda”da enerjisini, doğallığını, sıcaklığını sevmiştim. İşin Aslı astarı; bu işte en çok onu merak ediyorum. Devrim o samimi havasını koruyabilecek mi, yoksa eline silahı alınca o da bir o kadar itici mi olacak? Bu dizi Devrim için ciddi bir sınav.
“Yeraltı” dizisini Med Yapım yapıyor. NOW’da yayınlanacak. Ocak ayında yayınlanması planlanıyor.
Bu proje ile ilgili hislerim karışık... Devrim Özkan umut verirken, Deniz Can Aktaş endişelerimi tetikliyor.
MAKARR-I SALTANATIM DERSAADETTİM İSTANBUL’UM!
Geçen hafta “Legends of Istanbul” adlı bir gösteriye gittim. Uzun zamandır bu kadar özenli, bu kadar ruhu olan bir iş izlememiştim. İstanbul’un efsanelerini dansçılar ve görsel efektlerle sahneye taşımışlar. Hürrem Sultan, Hezarfen Ahmet Çelebi, Fatih Sultan Mehmed… Ama beni en çok etkileyen Kız Kulesi’nin anlatıldığı o yılanlı sahneydi. Gerçek ve sanalın iç içe geçtiği muazzam bir gösteriydi. Hem görsel olarak büyüleyiciydi hem de bazı hikayeleri de insanın içini burkuyordu.
Gösteri Sultanahmet’teki Abud Efendi Konağı’nda sahneleniyor. Mekan tarihi dokusuyla zaten başlı başına mistik bir atmosfer yaratıyor. Kostümler, danslar, ışıklar özenliydi. Dijital sahne efektleriyle birleşince, ortaya gerçekten farklı bir deneyim çıkmış.
“Legends of Istanbul” ilk bakışta turistlere hitap ediyor gibi görünse de bence en çok bizi etkiliyor. Çünkü o anlatılan hikayeler, bizim çocukken dinlediğimiz, önünden geçtiğimiz, içinde yaşadığımız İstanbul’un hikayeleri.
İyi ki gitmişim. Yaşadığım şehre yeniden hayran oldum. Kız Kulesi ile Galata Kulesi’nin aşk hikayesini izlerken, bende İstanbul’a yeniden aşık oldum.