Orman kanunları
Son günlerde bir düğmeye basılmış gibi gerçekleşen zehirlenme olayları cezaevine de sıçramış.
Bir cezaevinde 25 mahkum yedikleri ton balıktan zehirlenmiş.
Bu haberi görünce ben zehirlenenen mahkumlardan çok o mahkumların ton balığı ile besleniyor olmasına şaşırdım.
Ve isyanımıda dile getirdim.
Tabi benim yorumum birilerini rahatsız etmiş olacak ki; inşallah sende hapse düşersin, inşallah seninde başına gelir diye beddua seansları düzenlemişler.
Birkaç kişi de cezaevindeki mahkumlara devletin ton balığı dağıtmadığını, mahkumların kendi parasıyla kantinden aldığını söylemiş. Eğer öyleyse emin olun içim rahatladı, zira dışarıda milletin canını yakıp içeriye ceza çekmek için giren birine yine bizim paralarımızla ton balığı yedirilmesini istemem.
Dikkatimi çeken diğer şey ise, bana cevap veren insanların cezaevini çok iyi bilmeleri… Hepsinin bir mahkumluk geçmişi var. Ve bunu da kader mahkumu olmuşlar gibi lanse ediyorlar.
Küçükken sıcak sobaya elimiz değdiğinde, yeniden yanmamak için sobaya dokunmamamız gerektiğini bilirdik.
Şimdi ise insanlar cezaların caydırıcı olmaması sebebiyle cezaevlerini tatil köyü gibi görüyor.
Cezaevlerindeki kişi sayısı dışarıdaki kişi sayısından daha çok olmaya başladı.
Her gün masum insanların canı yanıyor.
Bir bakmışsın, dışarıda hiç tanımadığı adamın saldırısına maruz kalıp kıyafetleri çıkarılmaya çalışılan kadınlar. Şaka diye makatından hava verilen çocuklar, daha fazla para kazanmak için zehirli ilaç sıkan şirketler…
Benim bir tavsiyem var.
En iyisi biz masumları cezaevine koyalım en azından bir arada ve güvenli oluruz.
Gerçek suçlular da dışarıda amazon ormanlarındaki gibi kim kime güç yetirebiliyorsa yesinler birbirini… En azından orman kanununları tabiri yerini bulur…