İstanbul
Açık
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Yılın kelimesi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Her yıl seçilen “yılın kelimesi”, aslında yalnızca bir sözcük tercihinden ibaret değil. Bir yıl boyunca yaşadığımız duyguların, toplumsal ruh hâlinin, huzursuzlukların, umutların ve belirsizliklerin yansımasını içinde taşıyor. Hayatımız üzerindeki etkisi o kadar büyük ki; kullandığımız kelimeler gündelik yaşantımızda, birbirimize hitap etme biçimimizde büyük izler bırakıyor. Duygularımızın yansıma şekli çoğu zaman bizi bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde yönlendiriyor. Belli kalıpların, endişelerin esiri olduğumuzda, birbirimize olumsuzluk aktararak bir yıkım sürecinin hatta belki de bir teslimiyetin içinde buluyoruz kendimizi.

Elbette gerçeklerden kaçmamalıyız. Ancak “gerçekler var” diyerek olumsuzlukları büyütmek, kelimeler aracılığıyla yeni felaket algılarının oluşmasına sebep olabiliyor. Çünkü kelimeler toplumsal hafızamızı şekillendiriyor. Bir kelimenin bir yıl boyunca sıkça kullanılması, bilinçaltımızda derin izler bırakıyor. Örneğin “kriz”, “kaygı”, “yorgunluk” gibi ifadeleri sürekli duymak, hayata daha endişeli bakmamıza yol açıyor. Oysa bunun yerine “dayanışma” ve “umut” gibi üst başlıklar hâkim olmalı.

Bu noktada medyanın ve sosyal medyanın da reyting ve etkileşim kaygısıyla yeni trendler oluşturmasının etkisi büyük. Üzerimizde bıraktığı baskıyı hepimiz görüyoruz. Kelimeler artık yalnızca söz değil; gündelik yaşamımızı, ilişkilerimizi ve geleceğe bakışımızı şekillendiren güçlü bir etkiye sahip.

İnsan zihni, sürekli duyduğu kelimelerle bir duygu çerçevesi oluşturur. Bizim medeniyet kodlarımızda birlik ve beraberliği önceleyen bir toplum olarak bu çerçeveye çok daha dikkat etmemiz gerekiyor. Psikolojide “duygusal bulaşma” diye bir kavram vardır. Bir toplumun geniş kitlelerinin aynı duyguyu hissetmeye başlamasında, bazı kelimeler o duyguyu taşır. Mesela “umut”, iyileşme arzusunun işaretidir; “kutuplaşma” ise gerilimin göstergesi.

Peki biz en çok hangi kelimeyi kullanıyoruz, farkında mısınız?

Bir kelimenin yılın kelimesi olması, toplumun görünmeyen psikolojik ihtiyaçlarını da gösterir. Bazen seçilen kelime, gerçekten toplumun aradığı şeydir. Bugün belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz kelime “güven”dir.

Yılın kelimesi ne seçilir bilmiyorum ama şundan eminim: Hayatımızda kullandığımız kelimelere çok daha fazla dikkat etmemiz gerekiyor. İş hayatımızda, özel yaşamımızda, sosyal çevremizde, hayatın her alanında seçtiğimiz kelimeler çok şey belirliyor. Yıkıcı değil yapıcı, tüketen değil üreten, karamsar değil umut veren kelimelere ihtiyacımız var.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...