Trump’ın “Pazartesi Bombası”: Dünya Yeni Bir Krizin Eşiğinde mi?
Donald Trump, siyaseti her zaman bir tiyatro sahnesi gibi gördü; bunu yıllardır biliyoruz. Ancak bu kez sahneye öyle bir cümleyle çıktı ki, sadece Washington’da değil Moskova’da, Brüksel’de, Pekin’de ve Ankara’da da alarm zilleri çaldı.
ABD Başkanı, NBC News’e verdiği röportajda, “Pazartesi günü Rusya hakkında önemli bir açıklama yapacağım” dedi.
Bir ABD Başkanı’nın, Rusya gibi nükleer bir süper güç hakkında “önemli açıklama” hazırladığını ilan etmesi asla masum değildir. Hele ki bu açıklamanın “savaşın kaderini değiştirecek” türden olabileceği konuşuluyorsa…
Hayal kırıklığı, tehdit ve yeni bir denklem
Trump’ın şu cümlesi diplomasi koridorlarını titretti:
“Rusya’dan dolayı hayal kırıklığına uğradım.”
Bu söz, sadece bir sitem değil; diplomatik literatürde manşetlerden çok daha sert bir anlam taşır. Bir lider, ‘hayal kırıklığı’ söylemini genelde iki durumda kullanır:
Ya baskı yapıyordur,
Ya da bir kararı duyurmaya hazırlanıyordur.
Ve Trump’ın tarzını bilen herkes bilir: Asla boşa konuşmaz.
NATO üzerinden Ukrayna’ya silah: Yeni bir taktik, yeni bir risk
Trump’ın açıkladığı yeni model çok dikkat çekici:
“Silahları NATO’ya gönderiyoruz. Paranın yüzde 100’ünü NATO ödüyor. NATO da Ukrayna’ya teslim ediyor.”
Bu, ilk bakışta bir muhasebe oyunu gibi görünebilir. Ama gerçekte daha büyük bir anlamı var:
ABD, Ukrayna’ya silah sağlıyor ama doğrudan değil, NATO şemsiyesi üzerinden.
Yani hukuki sorumluluk, mali yük ve askeri baskı bir anda tüm ittifaka yayılıyor.
Bu, Rusya’nın yıllardır en çok rahatsız olduğu kırmızı çizgiydi.
Trump ise şimdi bu çizginin üzerine basarak konuşuyor.
Bir bakıma şunu söylüyor:
“Ukrayna’ya artık ben değil, NATO sahip çıkıyor.”
Bu cümle, Moskova’da bir uyarı sireni olarak algılanabilir.
Patriotlar NATO’ya, NATO’dan Ukrayna’ya
Trump bu modelin sadece silahlarda değil, Patriot hava savunma sistemlerinde de uygulanacağını duyurdu:
“Patriotları NATO’ya göndereceğiz, NATO teslim edecek.”
Bu ne demek?
Patriot gibi savaşın seyrini değiştirebilecek bir sistem artık “ABD’den Ukrayna’ya” değil, “NATO’dan Ukrayna’ya” gidiyor.
Bu da Kremlin’de şu anlama gelir:
“Bu artık iki ülkenin değil, tüm ittifakın savaşıdır.”
Pazartesi günü ne gelecek?
Trump’ın açıklamasından sonra ABD’de, Avrupa’da ve Rusya’da tek bir soru yankılanıyor:
“Pazartesi hangi kararı duyuracak?”
Olasılıklar masada:
Rusya’ya yeni yaptırımlar
Ukrayna’ya geniş kapsamlı silah paketi
NATO’nun doğu hattına ek konuşlandırmalar
Rusya’yı masaya zorlayacak diplomatik baskı
Ya da daha sert bir hamle…
Bir diplomatın sözleri bence çok anlamlı:
“Trump önemli açıklama diyorsa, dünya buna hazır olmalı.”
Trump’ın stratejisi: Baskı kur, sonra pazarlık yap
Trump yıllardır aynı metodu kullanıyor:
Önce gerilimi yükselt, sonra masaya otur.
Önce tehdidi göster, sonra anlaşmayı al.
Önce dünya gündemini sars, sonra kartları topla.
Bu, onun Washington’a getirdiği “iş adamı diplomasisi.”
Ancak bu kez masanın diğer tarafında Vladimir Putin var.
Bir başka deyişle, bu satranç tahtasında tek bir yanlış hamle sadece Ukrayna’yı değil, dünya siyasetini de ateşe atabilir.
Son söz: Pazartesi sadece bir açıklama değil, yeni bir dönemin başlangıcı olabilir
Trump’ın cümlesi bir uyarı niteliğinde:
“Önümüzdeki birkaç hafta içinde neler olacağını göreceğiz.”
Bu söz, savaşın bir kırılma noktasına yaklaştığının işareti.
Bazı analistler bunun bir “barış baskısı” olabileceğini söylüyor.
Bazıları ise bunun “yeni bir cephe” anlamına geldiğini…
Ancak kesin olan bir şey var:
Trump pazartesi günü sadece bir açıklama yapmayacak; aynı zamanda yeni bir satranç hamlesi yapacak.
Dünya bekliyor.
Rusya bekliyor.
NATO bekliyor.
Ve herkes aynı soruyu soruyor:
“Trump’ın hamlesi savaşı durduracak mı, yoksa hızlandıracak mı?”