Otel Odasında Başlayan Direniş: 15 Temmuz’un En Sessiz Ama En Anlamlı Anı
15 Temmuz gecesinin üzerinden dokuz yıl geçti…
Ama o geceye dair ortaya çıkan her yeni bilgi, Türkiye’nin kader çizgisinin nasıl ince bir hat üzerinde yeniden yazıldığını bir kez daha hatırlatıyor.
Bu kez ortaya çıkan detay, büyük bir planın, büyük bir saldırının, büyük bir direnişin en sessiz anına ışık tutuyor:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın darbe girişimini öğrendikten sonra “besmele çekip 2 rekat sefer namazı kılması.”
Bu, sadece bir ibadet tercihi değil; o gecenin ruhunu anlamak için önemli bir pencere.
Devletin zirvesinde bir otel odasında başlayan mücadele
15 Temmuz gecesi Türkiye’nin en kritik anlarından biri, Marmaris’te bir otel odasında yaşandı.
Cumhurbaşkanlığı kaynaklarının aktardığına göre Erdoğan, darbe girişiminin ilk sinyallerini alır almaz önce sakinliğini korudu, ardından da şu adımı attı:
“Besmele çekti ve iki rekat sefer namazı kıldı.”
Bir ülkenin kaderi değişirken, devletin başındaki kişinin ilk eylemi budur.
Bu detay bize şunu gösteriyor:
O gecenin kırılma noktası, sadece tankların devrilmesi, uçakların düşürülmesi, halkın meydanlara akın etmesi değil…
Aynı zamanda bir liderin içsel direnişini toparladığı o birkaç dakikadır.
Helikopterler kalkarken bir lider kararını veriyordu
Cumhurbaşkanı o kısa dua ve namazdan sonra süreci yönetmeye başlarken, Samandıra Askeri Hava Üssü’nden 5 helikopter havalandı.
Bunlardan biri, Çiğli’deki suikast timine destek vermek için gönderilmişti.
Diğerleri ise İstanbul’da kritik noktaları ele geçirmek için…
Erdoğan otele baskın hazırlığı yapılırken, birkaç dakika farkla otelden ayrıldı.
Darbeciler otele girdiğinde Cumhurbaşkanı çoktan havadaydı.
O gecenin tanıklarından Berat Albayrak’ın sözleri de bunu doğruluyor:
“Cumhurbaşkanımız besmele çekti, iki rekat sefer namazını kıldı ve sonra o geceyi yönetti.”
Bu, aslında bir liderin ölümle burun burunayken bile soğukkanlılığını kaybetmediğinin hikâyesi.
15 Temmuz’un hikâyesi sadece çatışma değil, teslim olmamış iradedir
Bugün 15 Temmuz’u anlatırken genellikle şu sahneler öne çıkar:
Tankların önüne yatan insanlar
Boğaziçi Köprüsü’nde direnen kalabalık
Meclis’in bombalanması
Ömer Halisdemir’in kahramanlığı
Ama şimdi biliyoruz ki bu hikâyenin bir de görünmeyen sayfası var:
Bir otel odasında, ülkesine saldırı olduğunu öğrenip diz çöken ve “Bismillah” diyerek ayağa kalkan bir lider…
Bu nedenle 15 Temmuz’u anlamak için sadece meydanlara değil; o odaya da bakmak gerekiyor.
Tesadüf değildi: Türkiye’yi ayakta tutan şey sadece silah değil, iradeydi
Erdoğan’ın otelden ayrılmasıyla otel baskını arasında sadece dakikalar vardı.
Helikopterlerle gelen özel tim, odaya ulaştığında hedef çoktan uzaklaşmıştı.
O geceyi araştıranlar bilir:
Eğer o birkaç dakika farklı işleseydi, Türkiye bugün bambaşka bir hikâye yazıyor olacaktı.
O yüzden şu cümle, 15 Temmuz’un gerçeğini özetler:
“Türkiye o gece sadece sokakta değil, bir otel odasında da kurtuldu.”
15 Temmuz’un ruhu bir gecede doğmadı, bir gecede ölmedi
Bugün Erdoğan’ın o gece kıldığı iki rekat namazdan bahsediyoruz ama aslında konuştuğumuz şey, bir liderin psikolojik çapa anı.
Bir ülkenin başındaki kişi, darbe girişimi anında önce sükûnetle kendini topluyor ve ardından millete şu çağrıyı yapıyor:
“Milletimizi meydanlara davet ediyorum.”
Aynı anda beş helikopter kalkmış, suikast timleri yola çıkmış, jetler havalanmış, Meclis bombalanmış, televizyonlar basılmış…
Ama o gece bir şey daha olmuştu:
Bir kişi sükûnet içinde bir seccadenin üzerinde diz çökmüş, sonra ayağa kalkmıştı.
İşte 15 Temmuz’un bilinmeyen hikâyesi, tam olarak budur.