Ortadoğu Satranç Tahtasında Yeni Hamle: İran’ın İsrail’in Nükleer Belgelerini Açıklaması Ne Anlama Geliyor?
Ortadoğu’da tansiyon hiç düşmüyor…
Bir cephede ateşkes görüşmeleri, diğer cephede silahların gölgesinde diplomasi, bir başka masada istihbarat savaşları…
Ve son hamle Tahran’dan geldi.
İran İstihbarat Bakanı İsmail Hatib, haziran ayında “ele geçirildiğini” duyurduğu İsrail’e ait nükleer program belgelerinin bir kısmını yayımladı.
Hatib’in sözleri kısa, net ve bir o kadar da meydan okuyucuydu:
“İstihbarat unsurlarımız, İsrail'in gizli olan nükleer, askeri, istihbarat ve bilimsel bilgilerine ulaştı.”
Bu cümlenin diplomatik karşılığı, Ortadoğu’nun zaten kırılgan olan güvenlik mimarisine yeni bir fay hattı eklenmesidir.
189 kritik isim… Sızdırılan nükleer projeler… İsrail içinde işbirliği yapanlar…
İran’ın açıkladığı bilgilere göre, tam 189 nükleer uzman ve askeri yetkiliye ait veri ele geçirildi.
Bu isimler İsrail’in nükleer altyapısının, savunma tesislerinin ve “en hassas projelerinin” içinde yer alan kişiler.
Bir başka çarpıcı iddia ise şu:
“İsrail’in hassas bölgelerinde çalışan birçok kişi para karşılığında İran’la iş birliği yaptı.”
İstihbarat dünyasında bu cümle, en üst düzeyde bir iç çöküş imasıdır.
Eğer bu iddialar doğrulanırsa, İsrail’in istihbarat güvenliği tarihinde benzeri görülmemiş bir sızıntıdan bahsediyoruz.
Grossi’ye ait kişisel fotoğraflar: Diplomasi masasında yeni bir deprem
Belgeselde sadece İsrail’e ait nükleer belgeler yok.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Grossi’ye ait olduğu iddia edilen kişisel fotoğraflar da paylaşıldı.
İran’ın bu adımı, uluslararası nükleer denetim sistemine yönelik açık bir meydan okuma niteliğinde.
İran’ın ima ettiği mesaj çok net:
“Grossi tarafsız değil. İsrail’le işbirliği yapıyor.”
Eğer bu iddialar uluslararası arenada konuşulmaya başlanırsa, UAEA’nın tarafsızlığı uzun süre tartışma konusu olur.
İran’ın sızdırdığı videolar: İsrail’in içinden çekilen kayıtlar
Belgeselde ayrıca, İran için çalıştığı belirtilen bir istihbarat elemanının İsrail içinde çektiği görüntüler paylaşıldı.
Bu videolar, Tahran’ın Tel Aviv içindeki istihbarat ayak izine vurgu yapması açısından kritik.
En çarpıcı görüntülerden biri ise şu:
İsrail Savunma Bakanı Israel Katz’a ait olduğu iddia edilen bir evin görüntüsü.
Bu, diplomatik literatürde şu anlama gelir:
“Size en yakın yerden izliyoruz.”
Peki İran neden şimdi açıkladı?
Bu sorunun cevabı Ortadoğu’nun genel siyasi denkleminde gizli.
İran bu hamleyi üç amaçla yapmış olabilir:
İsrail’e psikolojik üstünlük kurmak.
“Nükleer sırlarını bile biliyoruz” demek, savaşın sahadan masaya taşınan bir mesajıdır.
Uluslararası toplumda İsrail’in nükleer varlığını yeniden tartıştırmak.
Yıllardır herkesin bildiği ama kimsenin konuşmadığı bir sır vardı:
İsrail’in nükleer silahları…
İran bu perdeyi aralamaya çalışıyor.
Kendi iç kamuoyuna güç gösterisi yapmak.
Ekonomik sıkıntılar yaşayan İran’da, istihbarat başarılarını öne çıkarmak sık kullanılan bir yöntemdir.
İsrail ne yapacak? Misilleme kapıda mı?
Tel Aviv’in bu hamleyi cevapsız bırakması beklenmiyor.
İsrail istihbaratının kırmızı çizgilerinden biri, ulusal güvenlik sırlarının dışarı sızdırılmasıdır.
Bu yüzden önümüzdeki günlerde üç ihtimal öne çıkıyor:
Siber saldırılar
İran içindeki Mossad operasyonları
Diplomatik baskının artırılması
Ortadoğu’nun istihbarat savaşlarının yeni bir evreye girdiğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.
Belgeler sızdı, Pandora’nın kutusu açıldı
Bugün İran’ın paylaştığı belgeler sadece İsrail’in nükleer programını tartışmaya açmadı;
aynı zamanda dünya kamuoyuna bir gerçeği yeniden hatırlattı:
“Ortadoğu'da hiçbir sır sonsuza kadar saklı kalmaz.”
Bu açıklamalar, iki ülke arasındaki gölge savaşını yeni bir seviyeye taşıdı.
Ve bu gölge savaşın kazananı yok; kaybedeni ise çoğu zaman bölge halkı oluyor.
İran’ın belgeleri yayınlamasıyla Ortadoğu’da başlayan bu yeni satranç oyununun nereye evrileceğini ise zaman gösterecek.
Ama şimdiden söyleyebiliriz:
Pandora’nın kutusu açıldı…
Ve içinde sadece belgeler değil, yeni krizler de var.