Belki de birilerinin hayallerini yaşıyoruzdur
Hayat çoğu zaman bize “normal” gelen bir akış içinde devam eder. Sabah aynı saatte uyanır, işe gider, akşam eve döner, bazen arkadaşlarla buluşur, bazen de birkaç dakikalık sessizlikten ibaret zamanlar yaşarız.
Ne büyük başarılar elde etmiş gibi hissederiz ne de çok büyük kayıpların ağırlığını taşırız. Oysa düşününce, bu sıradan sandığımız hayat belki de birilerinin hayalini kurarak uyuduğu, ulaşmak için mücadele ettiği bir hayat olabilir.
Bir öğrenci, yıllardır sınav çalışırken “Keşke bir işim olsa, ekonomik özgürlüğüm olsa” diye iç geçiriyor; biz ise her sabah ofis trafiğine söylenerek hazırlanıyoruz. Yaşadığı şehirden ayrılmak zorunda kalmış biri, “Keşke ailemle aynı şehirde olabilsem” diye içini çekiyor; biz evimizin penceresinden gördüğümüz manzaraya alıştığımız için fark etmiyoruz bile.
Bir hastane odasında günlerini geçiren biri, yürüyerek markete gitmenin ne büyük özgürlük olduğunu düşünüyor; biz sıradayken telefon ekranımıza bakıp şikayet ediyoruz. Sahip olduklarımız bazen bize sıradan, hatta eksik görünür.
Fakat dışarıdan bakıldığında aynı hayat bir başkasına göre “ulaşılamaz”dır. Bazılarının lüksü, bazılarının hedefi olur; bazılarının sıkıntısı, bazılarının duası… Belki de sorun, kıyaslamayı hep ters yönden yapmamızdadır. Hep “daha iyisi” ile karşılaştırırız kendimizi: daha çok kazanan, daha çok gezen, daha çok görünen…
Ama hiç “daha azını” yaşayanlara bakmayız. Oysa hayatın dengesi çoğu zaman görünmeyen taraftadır. Bu yüzden belki de durup düşünmek gerekir: Neyi kaçırıyoruz? Sahip olduklarımızın farkına varmayı mı? Şimdinin kıymetini bilmeyi mi?
Hayat bize verilen değil, fark ettiğimiz kadardır. Ve bazı fark edişler insanı zenginleştirir; parayla, unvanla değil, şükretmeyi bilmekle. Bugün oturduğumuz ev, yürüdüğümüz yollar, açtığımız kapılar, çalışma masamız, aile sohbetimiz, belki de birilerinin ulaşmak için dua ettiği şeylerdir. Belki de birilerinin hayallerini yaşıyoruzdur.
Bu düşünce, hayata minnetle bakmamız için bir sebep; kendimize iyi davranmamız için bir hatırlatma; sahip olduklarımızın değerini görmek için bir çağrı olabilir. Çünkü belki de şu anki halimiz, başkasının gerçekleşmiş duasıdır.